Loading…

Yıl

    Bölge

      Faalİyet Türü

        Mevsİm

          Kaza Sebebİ

            07-08-2003
            Niğde - Aladağlar
            1
            -
            Sn. Tunç FINDIK’ın YTUDAK e-posta grubundan paylaştığı kaza raporudur : 7 Ağustos günü üç kişilik ekibimizle (ben Tunç Fındık, Kürşat Avcı ve kamp ekibi olarak bizimle gelen arkadaşımız Serdar Güner) Cimbar Boğazı- Dipsizgöl kamp yerine vardık. 8 Ağustos günü saat 05.45 sularında Aladağlar Demirkazık Dağı Kuzey duvarı tırmanışına başladık. Tırmanış öğleden sonra saat üç sularına kadar sorunsuz geçti; rotadaki tüm dik  ve zor  etapları tırmanarak zirveden  yaklasik uc ip boyu (yaklaşık 120-140 metre) aşağıya ulaştık. Rotayı tırmananlar bilir; burada rota biraz yatar ve derin, çürük, içi buz dolu kulvarları izler. Bu kulvarın  biraz dikleştiği yerde Kürşat lider tırmanırken ben de istasyona bağlıydım ve ona ip veriyordum. Kürşat benden 12-15 metre kadar  yükselmişti. Ancak arkadaşımın tuttuğu  oldukça büyük bir kaya (kabaca, yaklaşık 1 metreye 1.5 metre ebatlarında bir dikdörtgen diyebilirim)  bir anda yuvarlanmaya başladı ve ona vurdu; büyük bir taş heyelanı ile Kürşat kulvarda taklalar atarak düştü; ben onu iple tutup  durdurana kadar  toplamda 30 metreye yakin düştü. Yaraları ve kanaması büyük olduğu için ilkyardım çabalarım  sonuca ulaşamadı; Kürşat soka girip hayatini kaybetti. Bu noktada arkadaşımı mümkün olduğunca güvenli bir tarzda sabitleyip, kampa ulaşabilmek üzere tırmanmaya devam ettim ve zirveden klasik güneydoğu sırtı rotasını (külah) ve doğu çarsağını izleyerek Dipsizgöl oba yerindeki kampımıza inebildim. Ancak yorgunluk ve stres nedeniyle buradan dağevine inme seçeneğini kullanmadım ve geceyi kampta geçirdim.. Dağevine ancak ertesi sabah vardım.
            Devamı ...
            24-02-2002
            Kastamonu - Ilgaz Dağı
            1
            1
            Ekip, klasik batı rotasını çıkmış (çok basit) ve zirve yapmıştır. Zirvede hava bozmuş ve kuzeyden kestirme olarak inişe geçmişlerdir. Yanlarında kask, krampon, kazma, ip dahil hiçbir teknik malzeme yoktur ! İki ayrı grup, önce beş kişilik grup, sonra iki kişilik grup düşerek kontrolsüz kaymışlardır. Düşüş kot farkı 150m civarıdır. Tahminen Songül COŞKUN düşme sonucu, anında hayatını kaybetmiştir. Arama kurtarma ekibine (Ertuğrul Melikoğlu liderliğinde 5 kişilik bir ekip) GSM ile haber vermişlerdir. Songül COŞKUN’un cansız bedeni, hava muhalefeti nedeni ile üçüncü günün sonunda helikopterle indirilebilmiştir. Yaralı olan Gökhan KOÇ ise 20 kişilik bir ekip desteği ile 22 saat’lik bir operasyon ile, sedye ile taşınarak aşağı indirilmiştir. www.milliyet.com.tr   /  27 Şubat 2002 Çarşamba AKUT ve JAK ekibi 2 gün sonra Ilgaz’da yaşam savaşı veren dağcılara ulaştı. Ilgaz, Songül’ü aldı ama vermiyor ! AKUT ve JAK ekipleri, hayatta kalan dağcıları kurtardı. Ancak Ilgaz Dağı, Songül’ün cesedini almaya gelen helikoptere geçit vermedi. Ceset bugün de alınamazsa mecburen sedyeyle aşağı indirilecek... Mustafa ÖZDEMİR / Seçkin KIRARSLAN / Murat KÖSE (DHA) Ilgaz Dağı’nın 2 bin 546 metre yükseklikteki Küçük Hacettepe doruğuna tırmandıktan sonra inişe geçen ancak kayalıklardan yuvarlanıp omuriliğini zedeleyen Gökhan Koç ve onu yalnız bırakmayan dağcı arkadaşları Serdar Kılıç ve Reşat Ülger dün nihayet kurtarıldı. Üç dağcı, 13 saat süren nefes kesen bir operasyonla dağdan indirilirken; Pazar günü öğle saatlerinde 500 metrelik uçuruma yuvarlanarak ölen Songül Coşkun’un (31) cesedini almak için havalanan helikoptere Ilgaz bir türlü geçit vermedi.        SUSAYINCA KAR YEDİLER      Kalınlığı 3 metreye ulaşan kara bata çıka kaza yerine ulaşan AKUT ve Jandarma Arama Kurtarma Ekibi "JAK", Gökhan Koç’u olaydan 42.5 saat sonra Ilgaz eteklerindeki Çatören’e ulaştırdı. Sedyeyle dağdan indirilen Gökhan Koç ve yanındaki dağcılar ile kurtarma ekiplerine, önden giden askerler yol açtı. Zorlu yolculukta, ağırlık yapmasın diye yanlarına su almayan kurtarma ekipleri, buzları kırıp altındaki suyu içerek ve kar yiyerek susuzluklarını giderdi. Ekip gofret, kek, bisküvi yiyerek karnını doyurdu, enerji topladı.      İstanbul Kemer Country & Golf Club’te yiyecek içecek asistanı olarak çalışan Coşkun’un cesedi ise yürüyerek taşınması güç olduğu için helikopterle alınmak üzere kaza geçirdiği yerde bırakılmıştı. Yabani hayvanların zarar vermemesi için iyice sarılan ceset, koordinatları belirlenen bir noktaya yerleştirilmişti. Ancak dün öğle saatlerinde havanın açması üzere havalanan helikopter, tipi ve sis nedeniyle cesedi alamadan döndü. Songül’ün cesedini alabilmek için bugün bir deneme daha yapılacak.   KOÇ’UN DURUMU İYİ      AKUT ve JAK ekiplerince 13 km taşınan Gökhan Koç ise ambulansla Ilgaz Devlet Hastanesi’ne götürüldü. Omuriliği zedelenen Koç, Çankırı Devlet Hastanesi’ne sevk edildi. Koç’un boynunu hareket ettiremediği, ancak ciddi bir sağlık sorununun bulunmadığı açıklandı. Koç’la birlikte kurtarılan Serdar Kılıç da Doruk Otel’de kendisini bekleyen ailesiyle kucaklaşırken duygu yüklü manzaralar yaşandı. Kemer Country’de Doğa Sporları Müdürü olan ve dağcılara kılavuzluk eden Kılıç, "Yaşadıklarımı ancak ben bilirim. Şimdiki hislerimi anlatamam" dedi.     ‘KARDAN MAĞARA YAPTIK’      Babası Celal, annesi Ayşe, kızkardeşi Serap, eniştesi Ahmet ve 4 yaşındaki yeğeni Batuhan’a sarılarak hasret gideren Serdar Kılıç, olay günü havanın çok güzel olduğu ve Zeki Özdoğan’ın fotoğraf çektiği sırada aniden tipi ve sis bastırdığını anlatarak şunları söyledi: "Bir anda görüş mesafesi sıfıra düştü. Grup lideri olarak elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım. Çok zor doğa koşullarıyla mücadele ettik. Üşüdüğümüz zaman kardan mağara yaptık. İçinde ateş yakarak ısındık .   ‘SERDAR PROFESYONEL’      Kemer - Yapı Turizm yetkilileri, birlikte çalıştıkları Serdar Kılıç’ın dağcılıkla profesyonel olarak ilgilendiğini, Songül’ün ise tecrübesiz olduğunu söyledi .
            Devamı ...

            13-07-2001
            Ağrı - Ağrı Dağı
            1
            -
            Ağrı Dağı’na ikinci denemesidir.  İlk denemesinde (19 Mayıs 2000) Cehennem Deresinde düşmüş ve omzunu sakatlamıştır ! Jandarma tarafından alınarak, Iğdır Devlet Hastanesinde tedavi görmüştür. İlk denemedeki başarısız tırmanışa ve tüm uyarılara rağmen, ikinci denemesini ‘’İskender IĞDIR anısına zirveye kupa bırakma’’yı sebep göstererek yapmıştır. Tırmanış öncesi yaptığı basın toplantısında, DHA muhabirine “İNTİKAM TIRMANIŞI” ifadesini kullanmıştır ! Doğubeyazıt’tan Iğdır’a giderken Kabaktepe köyünden, yanına köylü Ahmet Kaçmaz’ı rehber (?) alarak tırmanışa başlamıştır. 4500m.’den sonra tüm kötü hava koşullarına rağmen tek başına devam etmeye karar vermiştir. 5000 m. civarında kız arkadaşı Munise’yi arayıp, kötü havanın peşini bırakmadığını söylemiş, 5165 m. platosunda zirveye 20 metre kala, cesedi arama kurtarma ekibi tarafından bulunmuştur. Sertaç TÜMERDEM, yüksek olasılıkla Hipotermi’den yaşamını yitirmiştir. Sertaç’ın cenazesi, sekizinci gün Askeri helikopter desteği ile indirilip, otopsi sonrası ailesine teslim edilmiştir.   AĞRI’DAN DERSLER: Ağrı Dağı’nda Sertaç Tümerdem’in ölümü tedbirsizlik, dikkatsizlik, eğitimsizlik gibi eksikliklerin ötesine geçen bir boyut taşıyor. Önceden bildirilen kaza !! Ağrı Dağı’nda bir kaza daha yaşandı. Sertaç Tümerdem adlı bir dağcı yaşamını yitirdi. Keşke tedbirli olsaydı Sertaç. Keşke iki kişi tırmansalardı. Keşke dikkati elden bırakmasaydı. Keşke... Dağ kazalarından sonra çıkartılan sonuçlar çoğu zaman bu çerçeveyle sınırlı tutulur. Oysa, bu kaza, “keşke”lerin ardından söylenenler gerçekleşip kişinin başına bir iş gelmese dahi, tartışılması gereken önemli bazı noktaların varlığına dikkat çekiyor. Ağrı Dağı’na yaptığımız iki kuzey çıkışının ardından rota hakkında ayrıntılı bilgi talebiyle çok sayıda telefon aldık. Bir gün İzmir’den arayan bir hanım, aynı talebi yöneltiyor; rota hakkındaki bilgileri bir gün sonra tek başına tırmanış yapacak arkadaşına ileteceğini söylüyordu. Tereddütsüz yanıtım “vazgeçsin bu sevdadan” şeklinde oldu. Bir süre sonra  tekrar aynı kişi, arkadaşını kendisinin ikna etmesinin mümkün olmadığını, belki benim sözümü dinleyebileceğini söyledi. Bir süre sonra Sertaç aradı beni. Her şeyi ayarlamıştı Sertaç. Televizyona ve gazetelere demeçler verilmiş, valiyle görüşülmüş, yola çıkılmış ve sıra en sonunda, evet en sonunda rotayla ilgili bilgi almaya gelmişti. Projenin gerçekleşmesi için belirlenen süreye bu işin eğitimini sığdırmanın olanağı kalmamıştı. Sertaç, bana söylediği kadarıyla birkaç senedir kaya tırmanışı yapıyormuş, herhangi bir buz krampon eğitimi ve deneyimi yokmuş. Geri dön çağrılarının sonuçsuz kalacağı kesinleşince, rotayı tarif etmekten başka seçenek kalmadı benim için. İşin ciddiyetini vurgulamak amacıyla tehlikeleri abartarak ve en ufak bir tereddütte veya kötü hava olasılığında geri dönmesi gerektiğini tembihleyerek bitirdim  telefon konuşmasını.  İki gün sonra, İzmir’den arayan hanım, Ağrı’dan kendisine telefon eden Sertaç’ın yanındaki kişinin dağ hastalığına yakalandığını söylüyor ve ne yapması gerektiğini soruyordu. İzmir’e ilettiğim yanıt oradan Ağrı’ya ulaştırıldı. Yine iki gün sonra, İzmir’den gelen telefonda bu kez Sertaç’ın 4 bin 200 kampı sonrasındaki rotanın tarifine ihtiyacı olduğu söylenince böyle bir yöntemi artık sürdürmenin mümkün olmadığını, beni Sertaç’ın bizzat araması gerektiğini söyledim. Sertaç beni dağdan döndükten sonra aradı. Yaklaşık 15 dakika lisan-ı münasiple yaptığının ciddiyetini anlatmaya çalıştım Sertaç’a. İki ay sonra, gazetede Sertaç’ın ölüm haberi  yer aldı. Sertaç, gazetelerin yazdığına göre bu kez “intikam” türü sözler sarf ederek yeniden çıkmıştı dağa. Vahamet düzeyine erişen konuların tartışılma ihtiyacı, ölmüş birinin ardından konuşmanın sevimsizliğini fazlasıyla aşıyor. Sertaç için yapılabilecek bir şey kalmasa da, bundan sonra sadece dağcılık için değil, kestirme yollardan mesafe kat etmenin revaçta olduğu hemen her alan için dersler çıkartmak gerekiyor. Sorun; tedbir, dikkat, delikanlılık vs. gibi konulardan çok daha büyük boyutlara sahip. Genel olarak dağcılık anlayışıyla ilgili. İşin özünden önce sunuşuna ve pazarlamasına özen gösteren anlayış, birçok alana yayılmış bir sapkınlık. Bu “işletmeci” mantığı, dağcılığa sirayet ettiğinde ise sonuç ;  kişinin yaşamının sonlanması veya başkalarının ölümüne yol açması olabiliyor. İnsan dağa ve dağcılığa  farklı saiklerle bağlanabilir. Bunda aşılamaz, aşıldığı durumda ise kişiyi affetmeyecek sınırlar vardır. “İntikam” sınır ötesidir. İyi sunulduğu durumda başkalarının gözünde kendisine değer kazandıracağı hesaplanan bir planın ekseni olmamalıdır dağcılık. Kahramanlara duyulan ihtiyaç, böyle bir boşluk yaratmıştır ne yazık ki. Bu boşluk farkında olunsa da olunmasa da, çok kişiye cazip geliyor. Y. UĞUR ULUOCAK – ATLAS DERGİSİ
            Devamı ...
            29-02-2000
            Ağrı - Ağrı Dağı
            1
            -
            Kaza sonrası, 50 kadar dağcının katılımı ile hazırlanan ve deklare edilen kaza tutanağı : ……Selçuk , yan geçişin başına geldiğinde, bu noktada, yan geçişi üç kez denemiş ancak başarılı olamamış olan Nasuh'u bulmuştur. Nasuh, ip taşıyan Selçuk'un gelmesini beklemiştir. Selçuk biraz aşağıdaki riskli bölgede bulunan ince çatlaklardan kazma emniyeti alınmasını teklif etmiş ancak Nasuh bunun riskli olduğunu savunmuş, bölgenin, ipe yük vermeden ipi denge unsuru olarak kullanarak geçilebileceğini söylemiştir. Sonuç olarak; söz konusu sistem kurulmuştur. Sert buzda buz vidası veya buz sikkesi olmadan ipi sabitleyecek bir emniyet noktası kurmak tamamen imkansız olmamasına karşın, böyle (standart) bir noktanın oluşturulmasındaki zorluk ve süre dikkate alınarak, olası bir düşüşü durduramayacağı bilinen ancak bir düşmeyi yaratabilecek koşulları engelleyebileceği varsayılan, standart dışı bir yöntem uygulamaya konmuştur. Buna göre, yukarıdaki hareketsiz dağcı herhangi bir noktaya bağlı olmayan ipin bir ucunu tutarken/salarken diğeri, ipin bedenini/diğer ucunu tutarak ve bu uca hafif bir yük vererek dikkatli bir şekilde yan geçişi tamamlayacaktır. Daha sonra gelecek olan dağcılar ise iki ucu iki elde tutulan ipten hafif bir yardım alarak geçmesi öngörülmüştü. En son dağcının ipi ise varış noktası tarafındaki kişiler tarafından tutulacaktı. İlk olarak Nasuh yukarıda anlatıldığı şekilde ipin bitimine kadar 50 metre boyunca ilerleyerek geçişi tamamlamıştır. Nasuh yan geçişi tamamladıktan sonra İskender, Selçuk'la yer değiştirmiş ve Selçuk ipi hiç tutmadan ancak yanından giderek geçişi tamamlamıştır. Son olarak saat 13:15 civarında aynı noktaya gelen Kuvvet, Nasuh'un ve Selçuk'un geçişini izleyememiş ve diğer üç dağcı tarafından benimsenen yöntem hakkında fikir sahibi olamamıştır. Kuvvet, İskender'in önerisi üzerine çantasının bel kemerinden yardımcı bir iple, ana ipe pursik bağıyla bağlanmıştır. Bu aşamada Kuvvet , varsayılan yöntemin düşüşü durduramayacak bir nitelik taşıdığını düşünmemiş, aksine kendisinin pursikle bağlanmış olmasıyla, mevcut hattın güvenli olduğu kanaatine varmıştır. Bu yönde İskender tarafından da ikaz edilmemiştir. Kuvvet son olarak İskender'e baktığında, İskender omuzunun üzerinden attığı ipi aynı taraftaki eliyle tutmaktadır. Kuvvet henüz İskender'den 3 metre uzaklaşmışken yüzü vadiye dönük olmak üzere kaymış ve ipte hiçbir direnç hissetmeden sırt üstü düşmeye başlamıştır. Düşüşü takip eden saniyelerde Kuvvet sağ tarafına dönüp kazma ile düşüşü durdurmaya çalışırken sol yanından yaklaşık üç metre öteden İskender'in hızla geçtiğini görmüştür. Aynı sırada ipin gerilmesiyle, diğer uçta ipin bağlı olduğu Nasuh'un kazması yerinden fırlamış, Nasuh sendeleyerek düşmüş, olaya tanık olan Selçuk ise ipi durdurabilmek amacıyla fırlamış olan kazma ve ipin üzerine atlamış ancak kendisi de düşmeye başlamıştır. Düşüş yaklaşık 30 metre sürdükten sonra birbirlerine yaklaşan Selçuk ve Kuvvet şans eseri aynı anda durmayı başarmışlardır. Düşüş sırasında Selçuk'un üzerine atladığı ip ve kazma da Selçuk'tan uzaklaşmıştır. Kuvvet'in durduğu noktada ipin iki ucuda tamamen boş vaziyettedir. Daha sonra yanlarına ulaşan Selçuk ve Nasuh'a İskender'in duramamış olduğunu aktarmıştır….. Bu metin , 30 Nisan tarihli toplantıda ortak olarak kararlaştırıldığı gibi, son düzeltmeler yapıldıktan sonra Kuvvet Lordoğlu, Selçuk Kahveci ve Nasuh Mahruki tarafından bir kez daha gözden geçirilip onaylanmıştır. Tarih:18.05.2000
            Devamı ...

            07-02-1999
            Denizli - Karcı Dağı
            1
            -
            Ekibin yürüyüş yaptığı bölge, birçok kulvar içermektedir. İrtifanın fazla olmamasından dolayı (1800 m) genelde katmanlaşmış bir kar yapısı vardır. Kazadan 3- 4 saat önce ciddi bir yağış başlıyor. Ekip, zirve yaptıktan sonra dönerken, tipiye sebebi ile, geldikleri nispeten kayalık ve daha zor kısımdan değil, sırt hattının diğer tarafına açılan kulvarlardan, en güvenli görünen birine giriyorlar. İniş esnasında, coğrafi yapıdan dolayı özellikle üst taraflarda kulvarı sürekli zikzaklar çizerek kesiyorlar. Yaklaşık 100 metrelik açıklık alandan sonra kulvar, sık orman örtüsü içerisinde devam ediyor. Ekibin çığa yakalandığı yer, yoğun ağaçlık bir yer. Orman içerisinde ilerleyen ekibin, ağaçlık alanda olmalarından dolayı herhangi bir çığ beklentisi yok Düşen toz kar çığı, arkadaki yığıntıyı da tetiklemiştir. Dolayısıyla toz kar çığın hemen peşine, ikinci bir kütle de geliyor Mutlu ACAR ilk düşen çığa yakalanmış, ikinci çığ ise Mutlu ACAR’ın üstünü örtmüştür. Ekipteki diğer 3 kişiden ikisi daha çığa yakalanıyor fakat sürüklenmeden kurtuluyorlar Çığın ve kazanın olduğu yer 1300 m. civarında, en yakın köy ise 800 m. İrtifadadır. Aramalar son derece zor koşullarda ve devam eden yağış nedeniyle doğan çığ riski altında yürütülmüş, kazadan 7 gün sonra Mutlu ACAR’ın babasının getirdiği köylülerin yaptığı arama ile, cenazesi Öksüz Boğazı mevkiinde bulunmuştur. Çığın et kalınlığı kimi yerde 10 m. olarak ölçülmüştür.
            Devamı ...



            Top