Yıl
Bölge
Faalİyet Türü
Mevsİm
Kaza Sebebİ
21-12-2024
Erzurum - Palandöken
1
4
Erzurum Palandöken Dağı'nda yüksek irtifa kampı yapan Judo Milli Takımı Sultan Seki'si bölgesine tırmanırken çığ düştü. Kazada milli sporcu Emre Yazgan hayatını kaybederken, 4 sporcu yaralı olarak kurtuldu.
Konu ile ilgili kamuoyunda çıkan haberler kaynak belirtilerek direkt alıntılanmıştır.
TRTHABER
https://www.trthaber.com/haber/turkiye/palandokende-cig-dustu-892241.html
"14.30 itibarıyla Emre Yazgan kardeşimizin vefat ettiğini maalesef üzülerek paylaşmak durumundayım." diyen Çiftçi, Emre'nin ikiz kardeşinin durumunun gayet iyi olduğunu, herhangi bir sıkıntı ve problem bulunmadığını belirtti.
Emre Yazgan'a, Allah'tan rahmet, ailesine ve spor camiasına başsağlığı dileyen Çiftçi, şöyle devam etti:
"Sporcuların antrenörlerini de ziyaret ettim. Kendisinden aldığım bilgiye göre sporcularımızın 4 gündür burada kampta olduklarını, bir haftada daha burada kamp yapacaklarını ifade ettiler. Eğer bu elim hadise olmasaydı önümüzdeki hafta sonuna kadar da burada kamplarına devam edeceklerdi. Ben rotayı ne şekilde belirlediklerini de kendilerine sordum. Kendileri bana, 'Biz 4-5 senedir zaten bu bölgeyi tanıyor biliyoruz. Önceki senelerde de bu bölgede kondisyon amaçlı yürüyüşlerimiz, kamplarımız oldu. Dolayısıyla bölgeyi de tanıdığımız ve bildiğimiz için herhangi bir yerden bilgi almaya da gerek duymadık.' şeklinde bilgi ifade ettiler."
MİLLİYET
https://www.milliyet.com.tr/gundem/son-dakika-palandoken-daginda-cig-meydana-geldi-7263856
Erzuzum'da, Palandöken Dağı Sultan Sekisi bölgesinde Judo Milli Takımı'ndan 14 sporcu antrenman yaparken çığ düştü. İhbarla bölgeye sağlık ve kurtarma ekipleri sevk edildi.
Erzurum Valisi Mustafa Çiftçi, Erzurum Palandöken Dağı'nda çığ düşmesi sonucu kar kütlesinin altında kalarak hayatını kaybettiği açıklanan Emre Yazgan'a, hastanede müdahale edildiği bildirildi. Erzurum Valisi Mustafa Çiftçi, "Milli sporcu Emre Yazgan'a müdahale ediliyor. 4 yaralı var" dedi.
Öte yandan Emre Yazgan'ın ikizi Yunus Yazgan'ın da milli sporcu olduğu, çığdan hafif yaralı olarak kurtulduğu öğrenildi. Erzurum Şehir Hastanesi'nde tedavi altına alınan Yunus Yazgan'ın durumunun iyi olduğu bildirildi.
HURRİYET
https://www.hurriyet.com.tr/yerel-haberler/erzurum/palandoken-daginda-cigdan-yarali-kurtulan-spor-42633664
- Erzurum Şehir Hastanesi'nde tedavisi süren sporculardan Hilmi Mucik:- "10 dakika kadar karın içinde durduk, gelen yardımla kardan çıkarıldık. Ama diğer arkadaşı zor bulduk, karın bayağı altındaydı makinelerle buldular"- Erzurum Şehir Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. İbrahim Hakkı Tör:- "Hastanemize getirilen 3 yaralının büyük sıkıntıları yok, soğuk teması nedeniyle ısınma problemleri vardı müdahale ettik, kırıkları yok"
ERZURUM (AA) - Erzurum'un Palandöken Dağı 'nda çığdan yaralı kurtulan Judo Milli Takımı sporcuları, olay anını anlattı.
Palandöken Dağı'nda çığ düşmesi sonucu yaralanan, 3'ü Erzurum Şehir Hastanesi , 2'si de Atatürk Üniversitesi Araştırma Hastanesi'ne kaldırılan Judo Milli Takımı'ndan sporcuların tedavisi sürüyor.
Erzurum Valisi Mustafa Çiftçi, yaralıları ziyaret edip geçmiş olsun dileğinde bulundu.
Şehir Hastanesinde tedavisi süren sporcu Ali Bozkurt, önceden de bölgeye çıktıklarını belirterek, "Dağa çıktığımızda kar sertleşmişti, aslında geri dönecektik ama bir anda çatladı ve üstümüze büyük kar kütlesi geldi. Sonra kar altında kaldık sadece boynum dışarıdaydı. Gelen karla yaklaşık 400,500 metre sürüklendik." dedi.
Bozkurt, yanındaki arkadaşlarının da boynuna kadar, bir arkadaşının ise tamamen kar altında kaldığını ifade ederek, sağlık durumunun iyi olduğunu aktardı.
aralı sporculardan Hilmi Mucik de 4-5 kişinin önden dağa doğru tırmandığını, kendisinin de arkadaşlarının 5-10 metre arkasında bulunduğunu belirterek, şunları anlattı:
"Kar sertleşmişti, yukarıdan bir bağırma sesi geldi, dağdaki bütün karlar aşağı geldi. Arkadaşlarıma seslendim ve karla 400-500 metre sürüklendik. Sadece kafam dışarıdaydı, yardım edip beni ve arkamdaki arkadaşları çıkardılar. AFAD geldi, 10 dakika kadar karın içinde durduk, gelen yardımla kardan çıkarıldık. Ama diğer arkadaşı zor bulduk, karın bayağı altındaydı makinelerle buldular."
Yaralılardan Berkay Aydın da olayın gözünün önünden hiç gitmediğini belirterek, şu ifadeleri kullandı:
"5 kişi arka arkaya dağa çıkıyorduk, çığa yakalandık ve çığla aşağıya doğru yuvarlandık. Arkadaşlarımız 4 kişiyi çıkardı, bir kişiyi aradık bulamadık, sonra jandarma ve AFAD geldi. Bu dağa daha önceden yine çıkmıştık ilk defa böyle bir şey yaşadım. Spor yapmak için çıktık, dağ yürüyüşü yapıyorduk."
- "Yaralılarımızı gün içinde taburcu edeceğiz"
Şehir Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. İbrahim Hakkı Tör ise Erzurum'a ve spor camiasına geçmiş olsun dileğine bulundu.
Olaya hızla müdahale eden AFAD, jandarma ve 112 Acil Servis ekiplerine minnettar olduklarını belirten Tör, "Hastanemize getirilen 3 yaralının büyük sıkıntıları yok, soğuk teması nedeniyle ısınma problemleri vardı müdahale ettik, kırıkları yok. Bir arkadaşımızın dişinde kırılma mevcut. Yaralılarımızı gün içinde taburcu edeceğiz." dedi.
Devamı ...
07-08-2024
Kırgızistan - Pamir Dağları
1
-
Kırgızistan’da Lenin Dağı’na tırmanış sırasında Abdullah Özdemir 5850 metrede geçirdiği rahatsızlık sebebiyle vefat etmiştir.
Konu ile ilgili kamuoyunda çıkan haberler kaynak belirtilerek direkt alıntılanmıştır.
IHA
https://www.iha.com.tr/ankara-haberleri/kirgizistanda-tirmanis-sirasinda-yasamini-yitiren-dagci-ankarada-defnedildi-106874561
Kırgızistan’da Lenin Dağı’na tırmanış sırasında rahatsızlanarak yaşamını yitiren Abdullah Özdemir, Ankara’nın Kızılcahamam ilçesinde defnedildi.
İstanbul’da bilgisayar öğretmeni olarak görev yapan ve Yeni Ufuklar Doğa Sporları Kulübü yönetim kurulu üyesi ile dağcılık sorumlusu olan Abdullah Özdemir, Kırgızistan’daki Lenin Dağı’na tırmanış sırasında rahatsızlanarak yaşamını yitirdi. Ankara’ya getirilen Özdemir’in cenazesi, bugün Kızılcahamam Aşağı Merkez Camii’nde öğlen namazını müteakip kılınan cenaze namazının ardından Kemal Paşa Mahallesi Mezarlığı’na defnedildi.
Cenazeye Kızılcahamam Kaymakamı Nuri Mehmetbeyoğlu, Kızılcahamam Belediye Başkanı Süleyman Acar ile dağcılık sporu ile ilgilenen öğretmen arkadaşları, ailesi ve vatandaşlar katıldı.
ISTANBUL DOGA
https://www.facebook.com/story.php/?story_fbid=800251405631420&id=100069397026976
Yeni Ufuklar Doğa Sporları Spor Kulübü yönetim kurulu üyesi ve dağcılık şube sorumlusu değerli sporcu Abdullah Özdemir'in Kırgizistan Lenin Dağı'nda rahatsızlanarak yaşamını kaybettiğini derin bir üzüntüyle öğrendik.
Ailesine, sevenlerine, YUDOSK'a ve camiamıza sabır ve başsağlığı diliyoruz.
Çok üzgünüz.
İstanbul Doğa Sporları Kulübü
Devamı ...
31-07-2024
Niğde - Aladağlar
1
-
31 Temmuz 2024 tarihinde, Kaletepe Sırt rotasında tırmanış yapan 3 kişilik ekipten Özkan Çorapçıoğlu düşerek yaralandı.
Yapılan kurtarma çalışmalarının ardından hastaneye kaldırılan dağcı, tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti.
Ekipte bulunan Cihan Tunca tarafından yazılan kaza raporu ve k onu ile ilgili kamuoyunda çıkan haberler kaynak belirtilerek direkt alıntılanmıştır.
31 Temmuz 2024 Kaletepe Sırt Rotası Tırmanış Kazası Raporu
Yazan: Cihan Tunca
30 Temmuz Salı günü öğle saatlerinde yaklaşık 15 kişilik bir ekip halinde Sarı Mehmet’in yurdu bölgesine ulaşarak kampımıza yerleştik. Aynı gün akşamına ertesi gün yapacağımız tırmanış için planlamaları ve malzeme hazırlıklarını gerçekleştirdik. Plana göre, Özkan, Yasin ve ben (Cihan) 3 kişilik bir ekip halinde Kaletepe Sırt rotasını tırmanacaktık. Ayrıca yanımızda bizimle birlikte gelen iki arkadaşımız da (Bahar ve Bahadır) bizim tırmanışımız sonrasında sabit hat vb bir tırmanışla dağ ortamında ilk tırmanış denemelerini gerçekleştireceklerdi. Ben daha önceden bu rotayı tırmanmıştım ve biliyordum. Özkan ise önceki akşam rotaya hazırlanmıştı. Rotanın, zorluk derecesi itibariyle, bizi zorlamasını öngörmüyorduk. Ekipte en tecrübeli iki kişi olarak Özkan ve ben iki tırmanışı koordine edecektik.
31 Temmuz 2024
Saat sabah 7.30-8.00 civarında kamp alanından ayırılarak Kaletepe sırt rotasına doğru yaklaşıma başladık. Saat 9.00 gibi 5 kişi olarak rota altına varmıştık. Biraz soluklanma sonrasında saat 9.30’da ilk grup tırmanışına (Özkan, Yasin ve Cihan) Özkan öncü Cihan emniyetçi olacak şekilde başladık. Bu sırada Yasin, Bahar ve Bahadır tırmanışı izlemek üzere daha emniyetli ve görüşün bulunduğu noktada oturuyorlardı. Bu esnada kamp ekibi ile iletişim için bulundurduğumuz telsiz de bu arkadaşlarımızda idi. Tırmanış için hazırlanırken Özkan emanet olarak aldığı ve aslında ayağına tam olmayan tırmanış ayakkabılarını göstererek “Şanslı ayakkabılarımla geldim” şeklinde espri yapmıştı. İlk istasyonu, üzerinde küçük ağaç bulunan sette kurmayı değerlendirdik ve sete yükseldik. Ben emniyetçi olarak bu sette bulunacaktım. Özkan bu noktadan yükselmeye başladı. İlk etapta biraz da tırmanışı zevkli kılmak adına olağan rota hattının daha sağında kalan dik ve çatlaklı yüzeye yaklaştı. Emniyet aldığım noktadan sürekli konuşuyor ve değerlendiriyorduk. Sağdaki çatlaklı yüzeyi inceledikten sonra daha sola asıl rota hattına girmeye karar verdi ve hafif bir yan geçiş ile soldaki baca-kulvar benzeri yapıya girerek yükselmeye devam etti. Bu kısımlarda herhangi bir zorlanma yaşamadan gayet rahat bir şekilde ilerlemekte idi. Rahat ilerlemesine de bağlı olarak ara emniyetler arası mesafeler 3-4 metrelere ulaşıyordu. Rotanın kilit etabı olarak da tanımlanan V derecelik kısma geldiğinde sanıyorum 4 adet ara emniyet yerleştirmişti. Bu noktaya kadar sürekli göz temasımız bulunuyordu. Yükselmiş olması ve bu kısmın üzerinin gevşek zeminli birikme bir set olması nedeniyle bulunduğum sette muhtemel düşebilecek taşlardan korunmak amacıyla kayadaki kovuk kısma doğru yaklaştım. Ancak burada biraz vakit kaybetti. Görüşüm olmadığı için o esnada ne ile uğraşıyordu bilemiyorum. Sikke çakma seslerini duydum. Ve ilerlemeye devam etti. Bunu ipten anlayabiliyorum. Bizi izleyen Bahadır bir anda düşüyor diye bağırmaya başladı ancak ben ipte düşüşün etkisini çok sonra hissetim. Düşüş bittiğinde benim 1 metre üzerime kadar bir düşüş yaşamıştı. O anda neden o kadar düşüş yaşadığını kestirememekle birlikte ilk görüşte durumun aciliyetini anlayabiliyordum. Bizi izlemekte olan arkadaşlara telsiz ile kampa ulaşmalarını ve 112’ye haber vermelerini söyledim. İpte 1 metre kadar yükselerek yanına ulaştım. Ulaştığımda gördüğüm ilk sahnede, bir adet ara emniyet (sikke) yerinden çıkmış ve ekspres ile birlikte ipte kayarak aşağı gelmişti. Ayrıca Özkan’ın bir ayağındaki tırmanış ayakkabısı çıkmıştı.
Telsiz ile kampa ulaşmamız sonrası kampta bulunan Ahmet hoca 112 ile irtibatı koordine etmiş ve kamp alanında bulunun Haacettepe’li dağcı grubunu da destek için bölgeye yönlendirmişti. Yine o an kampta bulunan Koray hoca yanımıza gelmek üzere yola çıkmıştı.
Ulaştığım noktada gayet pozitif bir yüzey üzerinde bulunuyordum. Özkan’ın tüm ağırlığı ipte idi ve düşüş esnasında ipin yukarıda bir yerlere sıkışması sebebiyle ip vererek onu indirmem mümkün değildi. İlk değerlendirmemde ipin yukarıda görmediğim bir yere sıkışmış olması, her an kurtulabileceği ihtimali ve Özkan’ın yaralarını da göz önünde bulundurarak bir an evvel onu ipten 70alttaki sete indirmeye karar verdim. Bu noktada diğer 3 arkadaşım da yardım etmek üzere emniyet aldığım sete gelmişlerdi. Onların da yardımı ile Özkan’ı ipten kurtararak sete indirdik. Sete indirirken ve sete indirdikten sonra yaptığımız muayenelerde hem bizim tespitlerimiz hem de bilinci açık olması sayesinde bizzat Özkan’ın belirtmesi ile vücudundaki hasarı tespit etmeye çalıştık. Bilinci açıktı sorularımıza gayet net cevaplar veriyor karşı sorular soruyordu. Açık kırığı veya şiddetli bir kanaması bulunmuyordu. Kalçasında ve sırtında, kürek kemiğinin alt kısmı civarında ve sağ kolunda kırıkları mevcuttu. Kendisinin belirttiği bir diğer durum ise ciğerine kan dolduğu idi. Ayrıca muhtemelen dudak veya dilini ısırmış olmasına bağlı olarak ağzından hafif bir kan sızmış ve biraz sonra kurumuştu. Alnında da çarpmaya bağlı hafif bir kana vardı. Burnunda kırık mevcuttu. Göz bebekleri refleks vermiyor ancak el ve ayak parmaklarına kadar sorunsuz hareket ettirebiliyordu. Bu durumda ilk olarak sırt çantalarımız ile destek oluşturarak yarı oturur pozisyonda kendisini bekletmeye karar verdik.
Kaletepe’de diğer rotalarda tırmanmakta olan arkadaşlarımız da telsiz anonsunu almışlardı ve yanımıza geliyorlardı. Şerife’nin gelmesi ile ondan Özkan’la ilgilenmesini rica ederek muhtemel yardımın gecikmesi ihtimaline karşı tırmanış iplerimizle kurtarma istasyonlarını ve hatlarını hazırlamaya başladım. Bu esnada bölgede olduğunu bildiğimiz destek olabilecek kişilere de telefon ile ulaşmaya çalışıyorduk. Bu kişilerden birisi de Serdar Televi idi ve yanında bulunan doktor arkadaşı ile hızlıca olay yerine geldi. İlk olarak bölgeye ulaşan 112 ekibi Emli orman yoluna kadar gelmiş ancak rota altına çıkamamıştı. Ciğerlerine kan dolması sebebiyle acilen aşağı indirmemiz gerekiyordu. Bu amaçla ekibimizdeki ve bölgedeki diğer dağcıların da yardımı ile 112 ekibinden sedyeyi yukarı göndermelerini talep ettik. Kaza anından yaklaşık 1 saat 30 dakika sonra sedye yukarıya gelmiş arama kurtarma ve sağlık ekipleri de rota altına doğru yaklaşıyordu. Sedyenin gelmesi ile durumu değerlendirdik ve bu esnada Özkan’ın durumunun kötüye gitmesi nedeniyle sedyeleyerek indirmeye başladık. Recep Şenol da bu esnada yardım için bölgeye ulaşanlar arasında idi. Sedye ile Emli orman yoluna kadar inişimizde destek oldu. Ayrıca o esnada kamp bölgesinde bulunan Hacettepe’li dağcı grubu da süreçte destek oldu.
Rota altından ambulansa kadar olan mesafenin yaklaşık olarak 1/3’ini indiğimizde diğer kurtarma ekipleri ile buluştuk. Bu noktada bölgede bulunan doktorun (Serdar ile gelmişti) muayenesine müteakip (bu esnada Özkan’ın bilinci kapalı) ambulansa ilerledik ve sağlık ekiplerine teslim ettik. Ambulansı takip ederek Çamardı devlet hastanesine gittik ve orada arkadaşımızı kaybettiğimizi öğrendik.
Daha sonradan rota bölgesindeki malzemeleri toplamak üzere Hasan hoca rotaya gitti. Özkan’ın düşüş yaşadığı yerin biraz altına kadar serbest tırmanarak hem malzemeleri toplamış hem de düşüşün nasıl olduğunu anlamak için ara emniyetleri düşüş yerini vb incelemişti. Hasan hocanın serbest olarak tırmandığı noktalardaki ara emniyetler yerlerindeydi. Hasan hoca bu noktanın yukarısında bir adet takoz olduğunu ancak takoz üzerinde ekspres olmadığını görüyor. Ayrıca düşüşü gören Bahadır’ın belirttiği kadarıyla da düşüşün, Özkan’ın ayağının kayması nedeniyle olduğunu anlıyoruz.
SOZCU
https://www.sozcu.com.tr/tirmanis-sirasinda-dusen-dagci-can-verdi-p70093
Niğde'de gerçekleşen olay, saat 10.30 sıralarında Çamardı ilçesine bağlı Çukurbağ köyü Emli Vadisi Kaletepe mevkisinde meydana geldi.
4 kişilik ekip, tırmanış yaparken Özkan Çorapçıoğlu düşerek yaralandı. Arkadaşlarının haber vermesi üzerine olay yerine AFAD, UMKE ve Niğde İl Jandarma Komutanlığı Jandarma Arama Kurtarma ekipleri sevk edildi. Ekipler tarafından bulunduğu yerden indirilen yaralı dağcı, ambulansla Çamardı Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Çorapçıoğlu, doktorların tüm müdahalesine rağmen kurtarılamadı. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.
TURKEYOUTDOOR
https://turkeyoutdoor.org/aladaglarda-tirmanis-sirasinda-dagci-hayatini-kaybetti/
Niğde Aladağlar’da bugün meydana gelen talihsiz olayda, tırmanış sırasında düşen bir dağcı hayatını kaybetti. Niğde’nin Çamardı ilçesinde bulunan Aladağlar’da 31.07.2024 tarihinde tırmanış yapan 4 kişilik ekipten biri, çaktığı şikenin yerinden çıkması sonucu düşerek yaşamını yitirdi.
Özkan Çorapçıoğlu’nun Acı Kaybı
43 yaşındaki dağcı Özkan Çorapçıoğlu, Emli Vadisi Kale Tepe Mevkii’nde tırmanış yaptığı sırada kayalıklardan düşerek ağır yaralandı. Ekip arkadaşlarının haber vermesi üzerine olay yerine AFAD, UMKE ve Niğde İl Jandarma Komutanlığı JAK ekipleri sevk edildi. Çorapçıoğlu, ekipler tarafından bulunduğu yerden indirilerek hastaneye kaldırıldı. Ancak, hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti.
Başarılı Bir Dağcıydı
Bursalı dağcı Özkan Çorapçıoğlu, birkaç gün önce Büyükdemirkazık Doğu Duvarı’nı tırmanmış ve başarılı bir performans sergilemişti. Ne yazık ki, bu talihsiz kazada hayatını kaybetti. Çorapçıoğlu’nun kaybı, dağcılık camiasında büyük bir üzüntü yarattı.
Olayla İlgili Soruşturma Başlatıldı
Özkan ÇORAPÇIOĞLU’nun sikke çıkması sonucu düşerek vefat ettiği üç ip boyu teknik tırmanış rotası
Özkan ÇORAPÇIOĞLU’nun sikke çıkması sonucu düşerek vefat ettiği üç ip boyu teknik tırmanış rotası
Özkan ÇORAPÇIOĞLU’nun sikke çıkması sonucu düşerek vefat ettiği üç ip boyu teknik tırmanış rotası
Olay, saat 10.30 sıralarında Çamardı ilçesine bağlı Emli Vadisi Kale Tepe Mevkii’nde meydana geldi. 4 kişilik ekibin tırmanışı sırasında gerçekleşen kazanın ardından, olayla ilgili soruşturma başlatıldı.
Devamı ...
20-07-2024
Ağrı - Ağrı Dağı
2
-
20 Temmuz Cumartesi günü, Ağrı zirve tırmanışını tamamladıktan sonra inişe geçerken sis ve tipi nedeniyle mahsur kalan Muhammed Halim Dağlı ve Dilek Gökbulak 'ın cansız bedenlerine 22.07.2024'te ulaşılmıştır.
Cenazeleri kurtarma ekiplerinin çalışmalarıyla 25.07.2024'te dağdan indirilmiştir.
Konu ile ilgili kamuoyunda çıkan haberler kaynak belirtilerek direkt alıntılanmıştır.
INDEPENDENT
https://www.indyturk.com/node/740156/haber/a%C4%9Fr%C4%B1-da%C4%9F%C4%B1nda-iki-arkada%C5%9F%C4%B1n%C4%B1-kaybeden-akademisyen-t%C4%B1rman%C4%B1%C5%9F-s%C4%B1ras%C4%B1nda-ya%C5%9Fananlar%C4%B1
Türkiye'nin en yüksek noktası Ağrı Dağı'na grup halinde tırmanış yaparken 2 arkadaşı hayatını kaybeden ve kendisi de kaybolduktan sonra yolunu bularak 4 bin 200 kamp alanına inmeyi başaran akademisyen Muhsin Koçak, o gün yaşadıklarını anlattı.
Tekirdağ'da yaşayan ve aynı zamanda Kosova Biznesi Üniversitesi'nde akademisyen olan Prof. Dr. Muhsin Koçak, AA muhabirine, 20 Temmuz günü saat 01.00 sıralarında Ağrı Dağı'nın 4 bin 200 rakımında bulunan kamp alanından zirve tırmanışı yapmak için ayrıldıklarını, tırmanış sırasında hafif bir yağmur olduğunu ve sabaha doğru bir yerde mola verdiklerini söyledi.
Mola verdikleri yerde yağmurun kesildiğini, rüzgar ve sisin kaybolduğunu anlatan Koçak, "Tırmanış için hava son derece güzeldi. Tırmanışa devam etmeye başladık. 4 bin 900 metreden sonra ani bir sis başladı. O sisle birlikte çok şiddetli bir rüzgar ve tipiye dönüştürdü. Önümüzü göremeyecek dereceye geldik. Bir metre bile önümüzü göremiyorduk. Zaten zor yürüyorduk. Geriye dönmemiz de imkan dahilinde değildi çünkü artık ayak izleri de siliniyordu." dedi.
Koçak, tipinin çok şiddetli olduğunu ve ayak izlerini doldurduğunu anlattı.
Önlerinde başka bir grubun da olduğunu ifade eden Koçak, "Ben ve Dilek hanım birlikte hareket ediyorduk. Dilek hanım benim arkamdaydı. O arada da ben grubun arkasından kopmamaya, yetişmeye çalışıyordum. Dilek hanıma da ikazda bulunarak benden ayrılmaması gerektiğini söyledim. Aksi takdirde kaybolursak bulunamayacağımızı ve öleceğimizi söyledim. Bizim önümüzdeki grubun rehberindeki Gps (konum) bizi zirveye taşıdı." diye konuştu.
Arkasına baktığında Dilek Gökbulak'ı görmediğini aktaran Koçak, "Dilek Hanım yoktu artık. Ben nasılsa arkamdan geliyordur ve onun da arkasında gruplar vardır, mutlaka onu bulur ve zirveye getirirler diye düşündüm. Zirveye gittiğimiz zaman ben zirvede olduğumu gördüm. Bunu gps aletinin metalinden anladım, başka türlü zaten zirveyi göremiyoruz. Zaten zirvede 2 dakika kalamadık. Zirveden geri dönüyorduk." ifadelerini kullandı.
"Biz zirve yapıp gideceğiz, siz gidin"
Zirvedeki buzullardan aşağıya indikleri zaman yeni bir grubun zirve yaptığını gördüğünü dile getiren Koçak, şöyle devam etti:
"O gruba baktığım zaman 1-2 metre mesafede Dilek hanımı gördüm. Demek ki Dilek hanım geride kaldıktan sonra o grupla birlikte gelmeye çalışmış. Dilek hanımın hemen yanında Halim beyi gördüm. Halim bey de aynı zamanda bizim grubumuzdan koparak başka bir grupla zirveye gelmişti. Dilek hanımla ayaküstü biraz sohbet ettik ve dedim ki 'isterseniz geri dönün, çok risklidir'. O da 'zaten zirveye 10-20 metre kaldı. Biz zirve yapıp gideceğiz, siz gidin. Biz yolda sizi yakalarız.' deyince ben devam etmek için arkama geri döndüğüm zaman benim takıldığım grup da maalesef gitmişti. Ve kimseyi göremiyordum. Göremeyeceğim için de artık ben kaybolduğumu düşündüm. Zaten kaybolmuştum. Çünkü orada grubu da göremiyordum."
Koçak, önceki zirve tırmanışlarından edindiği tecrübe ve zemini tanımış olmasından dolayı içgüdüsel olarak hareket ettiğini ve yolu bularak aşağıya inmeyi başardığını söyledi.
Koçak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"4 bin 900 rakıma indiğim zaman önümde bizim grubu gördüm. Geri dönme kararı aldıklarını söylediler. Grup liderimiz zirve yapmaktan vazgeçtiklerini söyledi. O yüzden zirveye gelemediklerini söyleyince ben Dilek hanım ile Halim beyin de zirveye çıktığını, onları gördüğümü söyledim. Dolayısıyla ben aşağıya inmeye devam etmeye başladım. Kamp yerine vardığım zaman Dilek hanım ile Halim beyin kaybolduğunu duyduk. Aynı zamanda grubumuzda Hollanda vatandaşı olan Usseb Karakhalil beyefendinin kayarak ayağını kırdığını duydum."
Cenazelerin henüz getirilememiş olmasının acı bir sonuç doğurduğunu anlatan Koçak, arkadaşlarının kaybolduğu ilk gün bütün imkanlar seferber edilse bile hava koşulları nedeniyle arama kurtarma çalışmasının mümkün olmadığını belirtti.
"Orada bir cehennem yaşanıyordu"
Havanın çok kötü olduğunu aktaran Koçak, şunları kaydetti:
"Zirve yaptığımız gün kesinlikle herhangi bir şekilde arkadaşlarımızın bulunması ya da kurtarılması mümkün değildi. Zira orada bir cehennem yaşanıyordu. Fiili imkansızlık vardı. Göz gözü görmeyecek derecede bir karanlık, yıldırım, şimşek ve fırtına vardı. Yani kaybolan arkadaşlarımızın 24 saat içerisinde bulunması fiilen mümkün değildi. Fiili imkansızlık vardı. O denliydi. Ertesi gün de zaten gidildiğinde görülemedi. 2 gün sonra bazen Ceylan tarafından arkadaşlarımızın naaşı bulundu."
Cenazelerin bir an önce indirilmesini ve ailelerine teslim edilmesini umutla beklediklerini dile getiren Koçak, "Bizim için de çok büyük bir travma ve yara oldu. Umarım bundan sonra daha dikkatli tırmanışlar yapılır. İnsanların ve insanımızın canına bu kadar mal olacak bir tırmanış olmaz." diye konuştu.
HABERTURK
https://www.haberturk.com/agri-dagi-nda-olen-dagcilarin-son-fotograflari-ortaya-cikti-son-dakika-haberler-3704921?page=6
DHA'da yer alan habere göre inişe geçen dağcı gruptan Dilek Gökbulak ile Muhammed Halim Dalgın kayboldu. 112 Acil Çağrı Merkezi'ne yapılan ihbar sonrası AFAD, jandarma ve sağlık ekipleri arama başlattı. Yerli rehberlerden oluşan bir ekip ile Van AFAD'dan 10, Ağrı AFAD'dan 4 kişilik ekip, dağcıları aradı.
Gece hava şartlarının olumsuzluğu sebebiyle kamp yapan arama ekipleri, sabah 07.30 sıralarında çalışmalara yeniden başlattı. Ağrı Dağı'nın 'buzul platosu' olarak bilinen kuzey tarafına geçen yerli rehberler, her 2 dağcıyı da donmuş halde buldu.
IHA
https://www.iha.com.tr/agri-haberleri/agri-daginda-hayatini-kaybeden-dagcilarin-cenazeleri-5-gun-sonra-indirildi-102326505
Ağrı Dağı’nda tırmanış yaparken olumsuz hava şartları nedeniyle hayatını kaybeden Dilek Gökbulak ve Muhammed Halim Dalgın’ın cenazeleri, 5 gün süren yoğun çalışmaların ardından dağdan indirildi.
20 Temmuz’da gerçekleşen olay sonrası başlatılan arama kurtarma çalışmaları neticesinde dağcı Dilek Gökbulak (45) ve Muhammed Halim Dalgın’ın (58) cansız bedenlerine 22 Temmuz’da ulaşılmıştı. Arama kurtarma çalışmalarına Ağrı, Adana, Bursa, Kahramanmaraş, Sakarya, İstanbul, Afyonkarahisar, İzmir, Ankara ve Rize illerinden gelen toplam 53 AFAD personeli, 12 jandarma görevlisi, 30 UMKE personeli, 2 yerel rehber ve Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bağlı bir insansız hava aracı katıldı.
Dağın 4.200 rakımlı kamp bölgesinde bulunan ekiplerden 23 kişi ve 2 yerel rehber, gece saatlerinde tırmanışa geçerek sabaha doğru 4.900 metre rakıma ulaştı. Ekipler, cenazeleri sedyeye alarak buzul alandan düzlük alana çıkardıktan sonra inişe geçti. 4.200 metre rakımdan bir at ile taşınan cenazeler, 3.200 metreye ulaştıktan sonra araçlarla Doğubayazıt’a gönderildi.
Devamı ...
10-03-2024
Niğde - Aladağlar
1
-
Aladağlar Körtekli Bölgesinde meydana gelen çığ kazası nedeniyle İsmet İnan hayatını kaybetmiştir. İsmet İnan uluslararası ölçekte yürütmekte olduğu dağ rehberliği faaliyetleri ile dağcılık camiasına yapmış olduğu katkılarla tanınmaktadır.
IHA
https://www.iha.com.tr/nigde-haberleri/nigdede-kar-kutlesi-altinda-kalan-dagcinin-cesedi-helikopterle-alindi-64926354
Niğde’nin Çamardı ilçesindeki Aladağlar Emli Vadisi’nde Alman turistlerle dağ kayağı yaptığı sırada üzerine kar kütlesi düşmesi sonucu hayatını kaybeden rehber İsmet İnan’ın cansız bedeni helikopterle bulunduğu yerden alındı.
Çamardı ilçesinde 6 Alman dağcı ve rehber İsmet İnan (49), dağ kayağı yapmak için Aladağlar Emli Vadisi’ne çıkmış, kayak yaptıkları sırada rehber İsmet İnan’ın üzerine kar kütlesi düşmüştü. Kar kütlesinin altında kalan ve Alman dağcılar tarafından karın altından çıkarılan kadın rehber olay yerinde yaşamını yitirmişti. Alman dağcıların ihbarı üzerine bölgeye AFAD, UMKE ve Jandarma Arama Kurtarma (JAK) ekipleri sevk edilmiş ancak olumsuz hava şartları nedeni ile rehberin cansız bedenini indirme çalışmasına ara verilmişti. Bugün Niğde Valisi Vali Cahit Çelik koordinesinde yeniden bir araya gelen arama kurtarma ekipleri; çığ riski devam eden bölgede rehberin cansız bedeninin helikopterle alınmasına karar verdi. Helikopterin Emli Vadisi’ndeki 2 bin 900 metre yükseklikteki Körtekli bölgesine bıraktığı ekipler, dağcı İnan’ın cansız bedenine ulaştı.
NTV
https://www.ntv.com.tr/galeri/turkiye/aladaglarda-facia-turistlerle-dag-kayagi-yapan-rehber-karkutlesi-altinda-can-verdi,U0W4woCtrUSZuH2wAvQZug/ixB9MEfUc0ms7dD_IhGo9Q
Nİğde’deki Aladağlar’da Alman turistlerde birlikte dağ kayağı yapan Türk rehberin üzerine kar kütlesi düştü. Kar kütlesi altında kalan İsmet İnan isimli rehber yaşamını yitirdi.
Alınan bilgiye göre, 6 Alman dağcı ve Türk rehber İsmet İnan, dağ kayağı yapmak için Aladağlar Emli Vadisi’ne çıktı.
Gruptakiler kayak yapmaya başladığı sırada rehber İnan’ın üzerine kar kütlesi düştü.
Olayın ardından bölgeye gelerek yetkililerden bilgi alan Vali Cahit Çelik, gazetecilere, 6 kişilik Alman turist grubu ve bunlara rehberlik eden İnan’ın dağ kayağı yapmak için Emli Vadisi’ni kullandıklarını söyledi.
HABERLER
https://www.haberler.com/yerel/turkiye-nin-ilk-kadin-dag-rehberi-ismet-inan-son-yolculuguna-ugurlandi-16938982-haberi/
Niğde Aladağlar'da rehberlik ettiği Alman turistlerle birlikte dağ kayağı yaparken üzerine düşen kar kütlesinin altında kalarak hayatını kaybeden İsmet İnan, memleketi Amasya'da son yolculuğuna uğurlandı.
Türkiye'nin ilk kadın dağ rehberi olan ve dünyanın çeşitli zorlu zirvelerine başarıyla tırmanan İsmet İnan'ın (49) hayali dünyanın en yükseği Everest Dağı'nın zirvesiydi. İşine ve dağlara aşık biri olarak tanınan İnan, Amasya Sultan II. Beyazid Camisi'nde kılınan cenaze namazının ardından Memidede Mezarlığı'na defnedildi.
20 yıllık arkadaşının çok sevdiği dağlarda hayata gözlerini yumduğunu anlatan Nezihe Can Timur, "Everest'e oksijensiz tırmanış yapmak istiyordu. Uzun yıllardır hayali buydu. Ama maalesef imkan bulamıyordu. Onun için çabalıyordu" dedi.
İnan'ın ikiz kardeşi Bülent İnan da, "Kardeşimin yanındaki Alman turistlerde eğitimli, tırmanış yapmış kişiler. Dolayısıyla çıkarıp müdahale etmişler. Kalp masajı da denemişler. Ama olmayınca bırakmak zorunda kalmışlar" diye konuştu. - AMASYA
Devamı ...
16-07-2023
Hakkari - Cilo Dağı
2
-
Hakkari’deki Cilo Dağı’nda yer alan buzulların üzerinde yürüyen 4 kişilik bir grup, buzulların kırılması sonucu oluşan çukura düştü.
Kazada Hakime Koç ve Mehmet Aydın hayatını kaybetti.
Konu ile ilgili kamuoyunda çıkan haberler kaynak belirtilerek direkt alıntılanmıştır.
SÖZCÜ
https://www.sozcu.com.tr/2023/gundem/son-dakika-cilo-buzullarindan-aci-haber-hakime-kocun-cansiz-bedenine-ulasildi-7746740/
C ilo Buzulları’ndan acı haber! Koç ve Aydın’ın cansız bedenlerine ulaşıldı
Hakkari'deki Cilo Buzulları bölgesinde iki gün önce buz kütlesi altında kalan Hakime Koç ve Mehmet Aydın'ın cansız bedenlerine ulaşıldı.
Gezi amacıyla Hakkari'ye gelen doğasever grubu, pazar günü 4 bin 135 rakımlı Cilo-Sat Dağları'na çıktı.
Gruptaki Kemal ve Gülay Avcu çifti ile Mehmet Aydın ve Hakime Koç, buzulların kırılması sonucu boşluğa düştü. İhbar üzerine bölgeye Jandarma Arama Kurtarma (JAK), AFAD ve UMKE ekipleri sevk edildi.
Ekiplerin yaptığı çalışmayla Avcu çiftinin yeri tespit edildi. Çift, ekiplerin 2 saatlik çalışmasıyla halatla kurtarılarak helikopterle Yüksekova Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı.
ARAMALARA PROFESYONEL EKİPLER KATILDI
Şırnaklı coğrafya öğretmeni Mehmet Aydın ile Adalet Bakanlığında memur olarak çalışan Hakime Koç’un aranmasına ise bu sabah saatlerinde yeniden başlandı. Çalışmalara İstanbul, Sakarya ve Bursa’dan gelen mağara, dağcı ve buzul tırmanışçı ekipleri de katıldı.
AYDIN’IN CENAZESİ DE ÇIKARILDI
Ekiplerin çalışmaları sonucu Hakime Koç’un ardından Mehmet Aydın’ın cansız bedenine de ulaşıldı. Aydın’ın naaşının 18 metre derinlikten çıkarıldığı belirtildi.
Devamı ...
26-06-2023
Niğde - Aladağlar
1
-
Aladağlar Kürşat Avcı tepesi tırmanışı Reunion rotası yaklaşımında, taşın kopması üzerine Ahmet Nişanot vefat etmiştir.
Tırmanış ekibinde bulunan Onur Kargı tarafından yazılan kaza raporu aşağıya eklenmiştir.
26.06.2023 TARİHİNDE ALADAĞLAR KÜRŞAT AVCI TEPESİ REUNION ROTASI YAKLAŞIMINDA GERÇEKLEŞEN KAZANIN RAPORU
26 Haziran sabahı saat 07.20 civarı aracı orman bitimine park edip ben (Onur Kargı), Güçlü Özen ve Ahmet Nişanot rota girişine doğru yürümeye başladık. Saat 08.15 gibi malzemelerimizi kuşandıktan sonra Tunç Fındık'ın rota paylaşımında 3/3+ olarak derecelendirilen kısımdan ilk ip boyuna doğru yaklaşıma başladık.
Önden Güçlü Özen, ortadan ben ve arkadan Ahmet Nişanot; yaklaşık 50 metre tırmanış yaptık. saat 8.30 civarı Önden giden Güçlü, setten travers yaparak sağ yüzeyden bir üst sete geçti. Ben de önce sol taraftaki dihedrale benzeyen kısma yöneldim. Daha rahat gözükmesine rağmen Güçlü'nün arkadasından yükselmeyi uygun buldum.
Yükselmeye başlamadan önce Ahmet yanıma ulaştı ve Güçlü'nün nereden çıktığını sordu, ben de yeri gösterdim. Soldaki dihedrali farkederek, " Burası daha rahat, buradan gideceğim" dedi, "Karar senin" dedim ve Ahmet çok yakınımda olduğu için sağ tarafa yanaştım biraz yükselmesini bekledim. Ahmet yaklaşık 1 metre kadar yükseldikten sonra göbekten dolayı biraz negatifte kaldığını söyleyerek sağ bacağını benim sol çaprazıma kaldırdı. (Bu pozisyon sola doğru yatmasına neden oldu.)
Sol eli ile tuttuğu taşın çıkması üzerine ( vefatından sonra sol elinde kasılı kalan pozisyondan, yaralanmış olmasından ve arkaya düşmesinden bu şekilde öngörüyoruz.) geriye doğru düşerken ayakları bulunduğum sete çarptı ve geriye doğru takla atarak, bulunduğum setin 10 metre kadar altına, sonra da rota yaklaşımının altına düştü. (Yaklaşık 100 metrelik bir mesafeden, yükselti olarak 50 m.)
Kaza sonrası bir üst sette olan Güçlü'ye durumu bildirdim. Güçlü hızlıca yan setten aşağıya inip, Ahmet'e baktı. Her hangi bir hayati belirtisinin bulunmadığını söyledi. (Aşağıda yürüyüş yapan ekipten kazayı görenler, telefonun çektiği yerlere doğru dağılarak 112'ye haber verdiler.)
Kaza ile ilgili kamuoyunda çıkan haberler:
DHA
https://www.dha.com.tr/gundem/demirkazik-dagina-tirmanirken-duserek-olen-dagci-bursada-topraga-verildi-2273634
BursaTanık
https://www.bursatanik.com/bursali-dagci-ahmet-nisanot-nigdede-tirmanis-sirasinda-gecirdigi-kazada-hayatini-kaybetti.html/
Devamı ...
04-03-2023
Artvin - Kaçkarlar
2
2
Artvin'in Yusufeli ilçesine bağlı Yaylalar köyünün Olgunlar Mahallesi mevkisinde, tur kayağı faaliyetindeki 9 kişi çığa yakalandı.
Çığ altında kalan Mustafa Tekin ve Necmi Can Öztoprak vefat ederken, 2 kişi yaralı olarak kurtarılmıştır.
Ömer Burhan Tüzel ve Yıldırım Beyazıt Öztürk tarafından yazılan kaza raporları "Görseller" sekmesine dosya eki olarak eklenmiştir.
Ömer Burhan Tüzel'in Kaza Raporundan alıntıdır:
KAZA SONRASI KURTARMA ÇALIŞMALARI
Yıldırım Beyazıt Öztürk’ün raporundan, çığa maruz kalan 7 kayakçıdan ikisinin (Kaan Ökemen ve Haluk Özek) çığ hattının dışında kalabildiği, bir diğerinin (Serdar Kılıç) çığ durduktan sonra yüzeyde kaldığı için kendisini kurtarabildiği, diğer dördünün (Yağız Saraçlar, Batuhan Gündoğdu, Mustafa Tekin ve Necmi Can Öztoprak) ise karın altında kaldıkları anlaşılıyor.
Çığ alıcı/vericisini arama konumuna getiren Yıldırım Beyazıt Öztürk ve yara almadan kurtulan diğer ekip üyelerinin önce, yüzeye yakın olan Yağız Saraçlar’ı bularak çıkardıkları, arkasından yaklaşık 2 metre derinde kalan Batuhan Gündoğdu’yu kurtardıkları, ancak yaklaşık 6 metre derinlikte bulunan Mustafa Tekin’e 35 dakika sonra ve Necmi Can Öztoprak’a ise bundan da geç ulaştıklarında, adıgeçenlerin hayatlarını kaybetmiş olduklarını tespit ettikleri, raporda yer alıyor.
Çığa maruz kalanlardan hiç birisinin ABS balonlarını patlatma fırsatı bulamadıkları, keza raporda yer alan önemli unsurlar arasında.
Konu ile ilgili kamuoyunda çıkan haberler kaynak belirtilerek aşağıda direkt alıntılanmıştır.
Anadolu Ajansı
https://www.aa.com.tr/tr/gundem/artvinde-cig-dusmesi-sonucu-2-kisi-oldu-3-kisi-yaralandi/2837220
Artvin'de çığ düşmesi sonucu 2 kişi öldü, 3 kişi yaralandı
Artvin'in Yusufeli ilçesinde çığ düşmesi sonucu 2 kişi öldü, 3 kişi yaralandı.
Valilikten yapılan yazılı açıklamaya göre, Yusufeli ilçesine bağlı Yaylalar köyünün Olgunlar Mahallesi mevkisinde, 9 kişi doğa yürüyüşü yaptığı esnada çığ düştü.
Gruptakilerden 5'inin çığ altında kaldığı belirtilen açıklamada, "Çığ altında kalan vatandaşlarımızdan 2'si vefat etmiş, 3'ü ise yaralı olarak çıkarılmıştır. Vefat eden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz." ifadeleri kullanıldı.
Vali Yılmaz Doruk, AA muhabirine, çığda, Mustafa Tekin ve Necmi Can Öztoprak'ın hayatını kaybettiğini söyledi.
Doruk, bölgede cenazelerle ilgili işlemlerin sürdüğünü, yaralıların ise kırsal kesimden ilçe merkezine getirileceğini kaydetti.
Öte yandan olayda yaşamını yitiren Mustafa Tekin ve Necmi Can Öztoprak'ın dağ kayağı antrenörü olduğu öğrenildi.
Kaza Raporu
https://www.summitbook.net/blog-details.php?blog=10001258-10442394-10517140&lang=tr
NTV
https://www.ntv.com.tr/turkiye/artvinde-cig-dustu-2-olu-3-yarali,ZmYft1gVb0KqNl3XlfxCBw
Sözcü
https://www.sozcu.com.tr/2023/gundem/artvinde-cig-dustu-olu-ve-yaralilar-var-7610981/
Devamı ...
18-09-2022
Kayseri - Erciyes
1
2
Kayseri'de, Erciyes Dağı'na zirve tırmanışı gerçekleştiren 7 kişilik ekip içerisinde bulunan Uğur Bayükke, dönüş yolunda üzerlerine kaya parçaları düşmesi sonucunda yaralandı. Kurtarma ekipleri tarafından hastaneye kaldırılan ve tedavi altına alınan dağcı hayatını kaybetti.
Konu ile ilgili kamuoyunda çıkan haberler kaynak belirtilerek direkt alıntılanmıştır.
Cumhuriyet
https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/erciyese-zirve-tirmanisi-yapan-dagcilarin-uzerine-kaya-yuvarlandi-1-olu-2-yarali-1982576
Erciyes'e zirve tırmanışı yapan dağcıların üzerine kaya yuvarlandı: 1 ölü, 2 yaralı
Kayseri'de, Erciyes Dağı'na zirve tırmanışı gerçekleştiren 3 dağcı, dönüş yolunda üzerlerine kaya parçalarının düşmesi sonucu yaralandı. Kurtarma ekipleri tarafından 4,5 saatte ulaşılan 3 dağcı, helikopterle hastaneye kaldırıldı. Tedavi altına alınan dağcılardan Uğur Bayükke, hayatını kaybetti.
Olay, saat 13.30 sıralarında Erciyes Dağı Şeytan Tepesi mevkisinde meydana geldi. Uğur Bayükke, beraberinde İ.K., ve K.G. iki dağcı arkadaşıyla Erciyes Dağı'na zirve tırmanışı yaptı.
Zirve tırmanışını tamamlayan 3 dağcı, dönüş yolunda inmeye çalıştıkları sırada üzerlerine kaya parçaları düştü. Yaralanan dağcıların ihbarı üzerine bölgeye AFAD, JAK, sağlık ve itfaiye ekipleri yönlendirildi. Ekipler, 3 dağcıya ulaşmak için zorlu doğa koşullarında çalışma başlattı. Ekipler, 4,5 saatlik tırmanış sonrası yaralı halde mahsur kalan dağcılara ulaştı.
Güvenli bir şekilde indilen yaralı 3 dağcı, bölgeye gelen helikopterle Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne kaldırıldı.
Tedavi altına alınan dağcılardan Uğur Bayükke, doktorların çabalarına rağmen hayatını kaybetti. Diğer 2 dağcının ise sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi.
Devamı ...
26-05-2020
Muğla - Fethiye
1
-
26 Mayıs 2020 Salı günü, Muğla’nın Fethiye İlçesi'ndeki Mendos Dağı’na antrenman tırmanışı için giden ve 14 gün önce kaybolduğu bildirilen dağcı Fikret Emre’nin (35) cansız bedeni bulunmuştur
Konu ile ilgili kamuoyunda çıkan haberler kaynak belirtilerek direkt alıntılanmıştır.
Cumhuriyet
https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/muglada-kaybolan-dagcidan-14-gun-sonra-aci-haber-1741167
"Muğla'da kaybolan dağcıdan 14 gün sonra acı haber
Muğla'nın Fethiye ilçesinde 14 gün önce kaybolduğu bildirilen dağcı Fikret Emre’nin cansız bedenine ulaşıldı.
Muğla’nın Fethiye İlçesi'ndeki Mendos Dağı’na antrenman tırmanışı için giden 35 yaşındaki dağcı Fikret Emre’den 14 gün sonra acı haber geldi.
Sokağa çıkma yasağı ilan edilen bayram tatilinde de devam eden arama çalışmalarında genç dağcının cansız bedenine ulaşıldı.
Fethiye'de 12 Mayıs'ta antrenman yapmak için evden ayrılan ve kendisinden bir daha haber alınamayan Fikret Emre'nin bulunması için 9 gün önce arama çalışması başlatılmıştı. Emre'nin sırt çantası, cep telefonu ve eşofmanı 6 gün önce Mendos Dağı Maden Ocakları mevkisinde bulunmuştu."
Evrensel
https://www.evrensel.net/haber/405682/14-gundur-aranan-dagci-fikret-emrenin-cansiz-bedenine-ulasildi
"14 gündür aranan Dağcı Fikret Emre’nin cansız bedenine ulaşıldı.
Fethiye’de Mendos Dağı'na antrenman için tırmanışa giden ve 14 gündür kendisinden haber alınamayan Fikret Emre’nin yaklaşık 1750 metre yükseklikte cansız bedenine ulaşıldı.
Muğla'nın Fethiye ilçesindeki Mendos Dağı'na antrenman için tırmanışa giden ve bir daha kendisinden haber alınamayan 35 yaşındaki Fikret Emre'nin arama-kurtarma çalışmalarının 14'üncü gününde yaklaşık 1750 metre yükseklikte cansız bedenine ulaşıldı. Emre'nin yaklaşık 3 saat yürüme mesafesinde bulunan cesedi, savcı incelemesinin ardından 1750 metre yükseklikten indirilip, otopsi için Muğla Adli Tıp Kurumu Morgu'na gönderilecek.
Fethiye Likya Dağcılık ve Doğa Sporları İhtisas Kulübü sporcularından Fikret Emre, 12 Mayıs sabahı erken saatlerde kaya tırmanışına gittikten sonra bir daha geri dönmedi. Ailesinin başvurusu üzerine, kayıp dağcıyı havadan ve karadan arama çalışmaları sürdürüldü. Mendos Dağı'ndaki arama çalışmalarına Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) İzmir ve Muğla İl Müdürlüğü, Jandarma Arama Kurtarma (JAK), Fethiye, Marmaris ve Kaş AKUT, Datça ve Fethiye'den Mahalle Afet Gönüllüleri-Acil Müdahale (MAG- AME), Bursa Arama Kurtarma (BAKUT) Derneği ekipleri ile Türkiye Dağcılık Federasyonu sporcuları katıldı. Jandarma kadavra ve iz takip köpekleriyle karadan, drone ile havadan çalışmalara destek verildi. Operasyon Karapınar Mahallesi-Mendos Dağı'nın kuzey yamaçları istikametinde başlandı. Yapılan çalışmalarda 4'üncü gün Mendos Dağı Maden Ocakları bölgesinde, toprak yolun yaklaşık 700 metre üst kısmındaki dere yatağı içerisinde kayıp kişiye ait olduğu düşünülen sırt çantası, telefon ve eşofman zirve hattında bulundu. Arı Tepesi'nde çobanlık yapan bir kişi tarafından Ölüdeniz Jandarma Karakoluna yapılan ihbar değerlendirildi. Arama faaliyeti Arı Tepesi zirve hattı ve dağın güney yamaçlarına yoğunlaştırıldı.
20 Mayıs tarihinde, ilk izlerin bulunduğu bölgeden yaklaşık 800 metre yukarıda Fikret Emre'ye ait farklı ipuçları da tespit edildi. Arı Dağı güneybatı istikametinde olan ve bahse konu mevkii içine alan ormanlık alan, dere yataklarını kapsayan dağ yamacı detaylı şekilde arandı ancak herhangi bir ize rastlanmadı. Bu bölgenin güneydoğu yamaçlarında köpeklerin ani reaksiyon göstererek tepki vermeleri sonucu arama yoğunluğu 1100 metre yükseklikteki Karadere mevkii üzerinde yer alan patikada yoğunlaştırıldı. 24 Mayıs'ta operasyona katılan arama-kurtarma ekipleri, JAK Timi tarafından birleştirildi. 1304 rakımlı Meşe Çukuru mevkiii ve Yarış Tepesi arasında kalan ormanlık bölge arandı. Emre'nin tekrar aynı bölgelerden geçmesi olasılığına karşı Karadere mevkiine ve Arı Ovası su kaynağı yakınına fotokapanlar yerleştirildi.
CANSIZ BEDENİ BULUNDU
Arama-kurtarma çalışmalarının yoğun olarak sürdürüldüğü Mendos Dağı'nın zirvesinde, bugün saat 16.30 sıralarında Emre'nin cansız bedenine ulaşıldı. Emre'nin yaklaşık 3 saat yürüme mesafesinde bulunan ve savcısının incelemesinin ardından 1750 metre yükseklikten indirileceği belirtilen cesedinin otopsi yapılmak üzere Muğla Adli Tıp Kurumu Morgu'na gönderileceği öğrenildi. (Muğla/DHA)"
Devamı ...
04-05-2020
Kahramanmaraş - Düldül Dağı
1
-
Kahramanmaraş'ta Düldül Dağı'na çıkan 3 amatör dağcıdan öğretmen Murat Kargın (43), 450 metre yükseklikten düşerek hayatını kaybetmiştir.
Konu ile ilgili kamuoyunda çıkan haberler kaynak belirtilerek direkt alıntılanmıştır.
Hürriyet
https://www.hurriyet.com.tr/gundem/450-metre-yukseklikten-dusen-amator-dagci-oldu-41534073
450 metre yükseklikten düşen amatör dağcı öldü
KAHRAMANMARAŞ'ta, Düldül Dağı'na çıkan 3 amatör dağcıdan öğretmen Murat Kargın (43), 450 metre yükseklikten düşerek hayatını kaybetti.
Gaziantep Zirve Dağcılık Kulübü üyesi Murat Kargın, Ali Ekber Görür ve Sevgi Erol dün Kahramanmaraş'ta bulunan Düldül Dağı'na çıktı. İddiaya göre, amatör dağcılar dönüşe geçerken saat 19.30 sıralarında sis nedeniyle yönlerini kaybetti. Bu sırada dağcılardan Murat Kargın yaklaşık 450 metre yükseklikten düşerek hayatını kaybetti. İhbar üzerine bölgeye AFAD, AKUT, Jandarma Arama Kurtarma Timleri ile güvenlik korucuları sevk edildi. Arama kurtarma çalışmalarına Gaziantep Zirve Dağcılık Kulübü üyeleri de katılırken, Ali Ekber Görür ile Sevgi Erol saat 23.30'da köy korucuları tarafından bulundu. Hastaneye götürülen 2 amatör dağcının sağlık durumlarının iyi olduğu belirtildi.
CENAZESİ 9 SAATTE BULUNDU
Murat Kargın'ı cenazesine ise ekipler saat 05.00 sıralarında ulaşabildi. Zorlu arazi koşulları nedeniyle ekipler Kargın'ın cenazesini yaklaşık 5 kilometre boyunca sedye ile taşıdı. 9 saatlik çalışmanın sonunda Murat Kargın'ın cenazesi, otopsi için Kahramanmaraş Adli Tıp Kurumu morguna götürüldü.
Olayı duyan Murat Kargın'ın ağabeyi Hüseyin Kargın ile yakınları da bölgeye geldi. Düldül Dağı'nın eteğinde kardeşinin cansız bedenini karşılayan Hüseyin Kargın, gözyaşı döktü. Kargın, 2 çocuk babası olan kardeşi Murat'ın dağcılığı sevdiğini ve amatör tırmanışlar yaptığını söyledi.
Devamı ...
01-12-2019
Bursa - Uludağ
2
-
Uludağ'a zirve tırmanışı faaliyeti yapmak için giden Mert Alpaslan ve Efe Sarp'ın, 01.1.2019 tarihinde kayboldukları belirtilmiştir. Ekipten haber alınamaması üzerine Arama - Kurtarma faaliyetleri başlatılmıştır. Arama - Kurtarma faaliyetleri 17 gün boyunca devam etmiş ve kişilerin cansız bedenlerine ulaşılmıştır.
Konu ile ilgili kamuoyunda çıkan haberler kaynak belirtilerek direkt alıntılanmıştır.
Bursa Valiliği
bursa.gov.tr/basin-duyurusu-2019-130-kayip-dagcilar-
" 01.12.2019 tarihinde Bursa Uludağ’da kaybolduğu belirtilen Mert Alpaslan (31) ve Efe Sarp (37) vatandaşlarımızdan haber alınamadığı ihbarı üzerine Bursa Valiliğimiz tarafından başlatılan arama kurtarma çalışmalarına kamu, sivil toplum ve gönüllüleri katılımı ile karadan ve havadan kesintisiz olarak devam edilmektedir.
07.12.2019 tarihinde kaybolan dağcılardan Efe SARP’a ait montun Kürekli Deresi bölgesinde bulunması nedeniyle arama faaliyetleri bu bölgede yoğunlaştırılmıştır.
18.12.2019 tarihinde Kürekli Deresi Bölgesinde yapılan arama çalışmalar sırasında 07.12.2019 tarihinde bulunan montun yaklaşık 1 kilometre aşağısında bir erkek cesedi tespit edilmiş, yine aynı bölgede yapılan arama çalışmaları sırasında bulunan birinci cesedin yaklaşık 1 kilometre aşağısında bir erkek cesedi daha bulunmuştur. İkinci cesedin bulunduğu yerin sarp ve kayalık olması nedeniyle kurtarma ekiplerimiz cesedin bulunduğu alana ulaşmak için yoğun gayret sarf etmektedir.
Ayrıca bulunan ilk cesedin üzerinden Efe SARP’a ait kimlik çıkmıştır.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur. "
ODA TV
https://odatv.com/uludagdan-aci-haber-geldi-18121911.html
" Uludağ'dan acı haber geldi
Uludağ'a zirve tırmanışı yaparken 1 Aralık gecesi kaybolan Mert Alpaslan (31) ve Efe Sarp'ın (37) ile ilgili sürdürülen arama-kurtarma çalışmalarının 17'nci günü amatör dağcıların cesetlerine ulaşıldı.
Uludağ'a zirve tırmanışı yaparken 1 Aralık gecesi kaybolan Mert Alpaslan (31) ve Efe Sarp'ın (37) ile ilgili sürdürülen arama-kurtarma çalışmalarının 17'nci günü amatör dağcıların cesetlerine ulaşıldı. Bursa Adli Tıp Kurumu'nca yapılan otopside vucutlarında kırıklar olmasına rağmen hipotermi sonucu yaşamını yitirdiği saptanan Sarp ve Alpaslan'ın'ın İstanbul'da defnedileceği belirtildi.
İstanbul'dan 1 Aralık Pazar sabahı Uludağ'a gelen amatör dağcılar Mert Alparslan ve Efe Sarp, 34 SK 2280 plakalı otomobillerini Uludağ Jandarma Karakol Komutanlığı'nın önüne park edip, zirve tırmanışına geçti. İki dağcı bir süre sonra etkili olan sis ve havanın kararması nedeniyle yollarını kaybetti. Mert Alparslan ve Efe Sarp'a ulaşamayan aileleri akşam saatlerinde durumu jandarma ekiplerine bildirdi. İhbar üzerine saat 23.00 sıralarında Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Jandarma Arama Kurtarma (JAK), Jandarma Özel Harekat (JÖH), BAKUT, İHH, AKUT, ANDA ve Nilüfer Arama Kurtarma (NAK) ekipleri, arama- kurtarma çalışması başlattı. Uludağ'ın Yedigöller, Maden, Saitiabat, Çobankaya, Sarıalan ve Alaçam bölgelerinde arama yapıldı.
Arama-kurtarma ekipleri, çalışmalarının 7'nci gününde, Küreklidere Şelalesi yakınlarında Efe Sarp'a ait olduğu tespit edilen kırmızı renkli mont, yeşil renkli bere ve anahtarlık buldu. Bu ipucu üzerine arama-kurtarma çalışmaları bu bölgede yoğunlaştırıldı. Çalışmaların 9'uncu gününde de Alparslan ve Sarp'a ait olduğu belirlenen 2 adet dağcı batonu bulundu. Bu gelişmelerin ardından Jandarma İnsanlı Keşif Uçağı, termal drone, metal arama dedektörleri ile bu bölgede arama-kurtarma çalışmalarını genişletti.
İki dağcı için aralıksız yürütülen arama-kurtarma çalışmalarının 17’nci gününde, Küreklidere Şelalesi yakınlarında kırmızı montun bulunduğu bölgeden 100 metre uzaklıkta, şelale içerisinde Efe Sarp'a ait olduğu tespit edilen ceset bulundu. Çalışmalarını bu bölgede yoğunlaştıran ekipler, 1 kilometre uzaklıkta, sarp kayalıkların altında ikinci bir ceset daha buldu. Bu cesedin de dağcılardan Mert Alpaslan'a ait olduğu saptındı.
Mert Alpaslan ve Efe Sarp'ın cansız bedenleri, Jandarma Kriminal ve Olay Yeri İnceleme ekiplerinin çalışmasının ardından, Jandarmaya bağlı helikoptere bulunduğu bölgeden alındı. Cesetler, ilk olarak Bursa İl Jandarma Karakolu'na götürüldü. Burada ambulanslara taşınan 2 ceset, daha sonra Nilüfer ilçesinde bulunan Bursa Adli Tıp Kurumu Morgu'na getirildi.
Hayatını kaybeden dağcılardan Efe Sarp'ın, Bursa Adli Tıp Kurumu Morgu'ndaki otopsi işlemi tamamlandı. Otopsi raporuna göre kafa tasında ve kaburgasında kırıklar olduğu belirlenen Efe Sarp'ın hipotermi sebebiyle hayatını kaybettiği saptandı. Mert Alpaslan'ın otopsi işleminin ise sabah saatlerinde sonuçlanacağı öğrenildi. Jandarma ekiplerinin, morg önünde geniş güvenlik önlemli aldığı görüldü. ... "
Devamı ...
06-08-2019
Niğde - Aladağlar
1
-
Aladağlar - Peck Kulvarı'nda tırmanış yapan ekibin bir üyesinin ayağının kırılması sonucu bölgeye gönderilen kurtarma ekibi içerisinde yer alan Astsubay Uğur Görkem Harmankaya, helikopterden iniş esnasında ipten düşerek hayatını kaybetmiştir. Konu ile ilgili kamuoyunda çıkan haberler kaynak belirtilerek direkt alıntılanmıştır.
Hürriyet
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/dagciyi-kurtarmak-icin-gitmislerdi-1-asker-sehit-oldu-41238247
"Niğde’nin Demirkazık Dağı'nda tırmanış yaparken ayağını kıran dağcıyı kurtarmak için bölgeye giden askeri helikopterden düşen 1 askerin şehit olduğu bildirildi.
Niğde'de Demirkazık Dağı'na tırmanış yaparken ayağı kırılması sonucu mahsur kalan dağcıyı kurtarma çalışmaları sırasında bir asker şehit oldu.
Niğde Valiliğinden yapılan açıklamaya göre, Çamardı ilçesi Demirkazık Dağı Peck Kulvarı opera aşağı batı yüzü mevkisinde 7 kişilik dağcı grubunda yer alan ve ayağı kırılan bir dağcının mahsur kaldığı yönünde 112 Acil Çağrı Merkezi'ne ihbar geldiği belirtildi.
Açıklamada şunları kaydedildi:
Hava Kuvvetleri Komutanlığına ait Konya'dan kalkan helikopterli ekibin ayağı kırılan dağcıyı kurtarma çalışmaları esnasında, Konya 3. Ana Jet Üssü 135 Filo Personeli Hava Teknik Astsubay Üstçavuş Uğur Görkem Harmankaya (30), ipten kayarak yüksekten düşmesi sonucu yaralanmıştır. Olay yerinden helikopterle alınarak tedavi için Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırılan Hava Teknik Astsubay Uğur Görkem Harmankaya, tüm müdahalelere rağmen şehit olmuştur. Şehidimize Allah'tan rahmet, ailesine başsağlığı diliyoruz."
HABERTÜRK
https://www.haberturk.com/nigde-de-helikopterden-dusen-asker-sehit-oldu-2486680
"Niğde'de helikopterden düşen asker şehit oldu!
Niğde Demirkazık dağında ayağı kırılan dağcıyı kurtarmaya çalışan bir asker helikopterden düşerek hayatını kaybetti.
Bülent Tuncer isimli dağcı Demirkazık dağının 3300 metresinde tırmanış esnasında kaza geçirdi. Ayağı kırılan dağcıyı kurtarmak için Konya'dan askeri helikopter sevk edildi.
Bölgeye giden helikopter yaralı dağcıya kurtarma esnasında helikopterde görevli 30 yaşındaki Astsubay Uğur Görkem Harmankaya, helikopterden düştü. Yaralanan Astsubayı aynı helikopterdeki askerler tarafından kurtarılarak Niğde Ömer Halisdemir Eğitim ve Araştırma Hastanesine götürüldü. Tedavi altına alınan Astsubay Harmankaya kurtarılamayarak şehit oldu....
Niğde Valiliği'nden Açıklama:
Konu ile ilgili Niğde Valiliği açıklama yaptı. Açıklamada, "Haziran 2019 tarihinde ilimiz Çamardı ilçesi Demirkazık Dağı Peck Kulvarı opera aşağı batı yüzü mevkiinde bir dağcının ayağının kırılması sonucu mahsur kaldığı ihbarı 112 Acil Çağrı Merkesine ulaşmıştır.
Hava Kuvvetleri Komutanlığına ait Konya'dan kalkan helikopterli ekip tarafından ayağı kırılan dağcıyı kurtarma çalışmaları esnasında kurtarma ekibinde görevli Konya 3. Ana Jet Üssü 135 Filo Personeli Hava Teknik Astsubay Üstçavuş Uğur Görkem Harmankaya(1989 doğumlu İzmir Konak Nü.Kay.) ipten kayarak yüksekten düşmesi sonucu yaralanmıştır.
Olay yerinden helikopterle alınarak tedavi için Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırılan Hava Teknik Astsubay Uğur Görkem Harmankaya yapılan tüm müdahalelere rağmen şehit olmuştur. Şehidimize Allahtan rahmet, ailesine başsağlığı diliyoruz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur."
Devamı ...
02-12-2018
Niğde - Aladağlar
1
1
Kaza, 2 dağcının Eznevit zirvesine Emli tarafından yaptıkları tırmanış esnasında çığ düşmesi neticesinde gerçekleşmiş ve Mustafa Kemal Karakoç yaşamını yitirmiştir.
Kaza ile ilgili Türk dağcılığının önemli isimlerinden Ömer Burhan Tüzel'in gözlemlerini kaleme aldığı rapor olduğu gibi alıntılanmıştır:
" Aladağlar’da 2 Aralık 2018 tarihinde yaşanan çığ kazasının üzerinden henüz iki ay geçmiştir. Bu iki ay içerisinde, kazada hayatını kaybeden Mustafa Kemal Karakoç kardeşimizin naaşına henüz ulaşılamamış olduğu, bu değerlendirme yazısını okurken akılda tutulmalıdır. Mustafa K. Karakoç’un kederli ailesi için ancak bir “kabus” olarak adlandırabileceğimiz evlatlarının kaybı, bunun dinmeyecek derin acısı ve travması bitmemiştir ve muhtemelen de bitmeyecektir. İlkbaharda, henüz kapanmamış olan derin yaralar tekrar açılacaktır. Dolayısıyla bu değerlendirme yazım, özellikle ülkemiz insanının daha duygusal yapısı dikkate alındığında, ilk başta empatiden yoksun gibi gelebilir. Bir evlat babası olarak bunun böyle olmadığını temin ederim. Aksine, kazanın haberini aldığımda gecelerce uykum kaçtı ve kendimi bu kazanın etkisinden kurtaramadım. Bu değerlendirme yazısına önem vermem ve bunu kaleme almamdaki temel etmen de bu derin üzüntüm olmuştur.
Bu kazanın, eldeki veriler ölçüsünde etraflıca değerlendirilmesinin ve bundan sonraki olası kazalarda aynı acıların tekrarının önlenmesi için gayret sarf edilmesinin, ülkemizin kısıtlı olanaklarına rağmen daha hızlı, etkin ve sistematik bir dağ arama ve kurtarma uygulamasının hayata geçirilmesinin, Mustafa Kemal Karakoç kardeşimizin anısına yapılabilecek ve onun bir dağ kazası istatistiği olarak kalmasının önüne geçecek en önemli hizmet olacağını düşünüyorum. Arama kurtarma çalışmalarına bizzat katılmış olan diğer yetkililerin ve arkadaşlarımızın da ilave bilgi ve tecrübelerini kendi uygun görecekleri platformlarda kayda geçirmek suretiyle ortak bir akıl oluşturulabilmesi ve somut adımların atılabilmesi en samimi dileğimdir.
Bu değerlendirme yazısı tarafımdan, çoğu ilk elden, fakat özellikle arama ve kurtarma calışmalarına bizzat katılmış olan Bursa Arama Kurtarma Spor Kulübü Derneği (BAKUT) üyesi Orhan Topal’dan edindiğim kıymetli bilgilerden istifade edilmek suretiyle kaleme alınmış olup, kimseyi suçlamak veyahut eleştirmek amacını taşımamaktadır. Şayet buradaki değerlendirmelerde bir hata varsa, bu hata tamamen bana aittir. İlerisi için çıkarılabilecek dersleri ve arama kurtarma faaliyetlerimizi ne şekilde daha etkin hale getirebileceğimizi irdelemek; bunların dağcılık camiamız içerisinde tartışılmasını sağlamak ve benden daha çok uzmanlığa sahip ülkemiz ilgili kurum ve kuruluşları tarafından, bir ihtimal istifade edilmesi amacıyla hazırladığım bu değerlendirme yazısının doğru anlaşılmasını ve okunmasını temenni ederim.
Kazanın Oluşumu
Birinci Gün (29 Kasım 2018, Çarşamba): Hilal İşcan ve Mustafa Kemal Karakoç’tan oluşan iki kişilik ekip, 29 Kasım 2018 Çarşamba günü sabahı Niğde’de bir araya gelmiş, hemen ardından Eznevit Dağı’na tırmanmak amacıyla Emli Vadisi’nde kamp kurmuştur. Yola çıkmadan önce aldıkları 3 günlük tahmini meteoroloji raporu, havayı ertesi gün (30 Kasım Perşembe günü) için kapalı, takip eden iki gün (1 Aralık Cuma ve 2 Aralık Cumartesi günleri) için ise güneşli ve açık olarak vermiştir. Ekip, 30 Kasım gecesini 1 Aralık sabahına bağlayan saatlerde yağmur yağmaya başladığını fark etmiştir ve bu yağmur aralıklarla sabaha kadar devam etmiştir.
İkinci Gün (30 Kasım 2018, Perşembe): Ekip, sabahleyin havanın kapalı oluşunu dikkate alarak beklemeye karar vermiştir. Gün içerisinde aralıklarla yağan yağmur akşam saatlerinde yerini kara bırakmıştır.
Üçüncü Gün (1 Aralık 2018, Cuma): Ekip sabah erken saatte, hava henüz karanlıkken tırmanış için yola çıkmıştır. Ancak Hilal İşcan’ın kendisini iyi hissetmemesinin yanı sıra, ay ışığı olmaması nedeniyle de yön bulmakta sıkıntı çekilmiş ve bu sebeplerden ötürü kısa bir müddet sonra geri dönme kararı alınmıştır. Gün içerisinde hava güneşli ve yumuşak seyretmiştir. Günü kamp yerinde dinlenerek geçiren ekip, gece saat 24.00 sularında yeniden tırmanış amacıyla yola koyulmuştur.
Dördüncü Gün (2 Aralık 2018, Cumartesi): Ekip, tırmanışın ilk bölümünde üzeri sert, ince bir kar tabakasıyla karşılaşmış ve bu sayede hızlı bir biçimde yol almıştır. Tırmanış güneş doğana kadar sorunsuz bir şekilde devam etmiş, karın derinliği ciddi anlamda iz açmayı gerektirmemiştir. Ekibin gözlemi derin karın daha ziyade dere yataklarında, çukur ve çanaklarda toplandığı yönünde olmuştur. Ekip “Yelken Kaya” olarak bilinen kaya kütlesini sağından geçmiş ve ardından zirve görüş alanına girmiştir. Bu aşamada zirve sırtında kar balkonları gözlenmiştir. “Yelken Kaya”nın üstünden itibaren karın yumuşadığı ve derinleştiği görülmüştür. Yorgunluk belirtileri gösteren ekip, buna rağmen “Yelken Kaya”nın üzerinden hafif sola doğru —zirve sırtına çığ riski açısından nispeten daha güvenli olan araziden— ilerlemek yerine, sağa ve yukarıya doğru yatay bir rota çizmeye ve bu yolla doğrudan zirveye ulaşmaya karar vermiştir. Bu aşamada Mustafa Kemal Karakoç önden ilerlemiş ve iki dağcı arasındaki mesafe yatay açıdan bakıldığında yaklaşık 5 metre, dikey açıdan da 30 metre kadar açılmıştır.
Saat 16.00 sularında, gözlüğünü temizlemek icin kısa bir müddet duran Hilal İşcan, Mustafa Kemal Karakoç’un haykırışını duymuş ve başını kaldırıp baktığında, ekip arkadaşının hemen altından koparak akmaya başlayan çığı görmüştür; ardından zirve sırtı civarındaki kar balkonları da kırılmış ve büyük bir hızla aşağı doğru inmeye başlamıştır. Çığın dış sınırında kendisi de bir miktar sürüklenen Hilal İşcan, yüzeyde kalmayı bir şekilde başarmıştır. Çığ durduğunda, Hilal İşcan zirve sırtı civarındaki toprağın açığa çıktığını fark etmiştir.
İşcan, kaza ile ilgili yaptığı açıklamada, çığın meydana geldiği süre içerisinde ekip arkadaşı Mustafa Kemal Karakoç’u gözden yitirdiğini ve bunun sonucunda kendisini kurtardığını sandığını belirtmiştir.
Çığ tamamen durduktan sonra Hilal İşcan 112’yi aramıştır. Ardından çığın izini aşağıya doğru, bir uçurumun üst noktasına kadar takip etmiştir. Ancak bu sırada Mustafa Kemal Karakoç’a ait hiçbir ize rastlamamıştır. Altının uçurum olması nedeniyle, bulunduğu noktadan aşağıya inemeyeceğini anlayınca burada mahsur kalmış ve telefonla Niğde İl Temsilcisini arayarak ona bulunduğu yerin konum bilgilerini yollamıştır. Bilahare, bir yetkili telefonla Hilal İşcan’ı aramış —Hilal İşcan daha sonra, kendisini arayan bu görevlinin adını ve görevinin ne olduğunu bilmediğini belirtmiştir— ve kendisini yukarıya, daha güvenli ve helikopterin onu alabileceği bir mevkiye doğru yönlendirmiştir.
Hilal İşcan, 3 Aralık Pazar sabahı helikopterle kurtarılıncaya kadar geceyi burada, açıkta geçirmiştir. Yine Hilal İşcan’dan öğrendiğimize göre, helikopter birkaç kez (İşcan, 3-4 kez olduğunu belirtmiştir) kurtarma girişiminde bulunmuş ancak bu girişimler başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Ne var ki, bu girişimler sırasında helikopterin yarattığı sert rüzgâr, Hilal İşcan’ın ıslanmasına ve bu sırada eldivenlerinin uçup kaybolmasına neden olmuştur.
Her türlü olumsuzluğa rağmen, havanın açık ve nispeten ılıman olması, Hilal İşcan’ın geceyi, ciddi herhangi bir sağlık sorunu yaşamadan sağsalim atlatmasında büyük rol oynamıştır.
Beşinci Gün (3 Aralık 2018 Pazar): Hilal İşcan, helikopterle kurtarma operasyonunu icra etmek için uygun koşulların oluşması sonucunda, sabah saat 04.00 sularında helikopterin çelik halatıyla yukarı çekilmek suretiyle bulunduğu yerden kurtarılmış ve doğruca Adana Devlet Hastahanesi’ne tahliye edilmiştir. Eldivenlerini yitirmesi nedeniyle ellerinde donma belirtileri görülen İşcan, hastahanede gerekli müdahalenin yapılması ve kalıcı bir doku hasarının bulunmaması neticesinde taburcu edilmiştir.
Kurtarma operasyonu ve uygulama
Arama ve kurtarma operasyonuna çeşitli aşamalarda, aşağıdaki örgütler katılmıştır :
AFAD Niğde (katılan kişi sayısı bilinmemektedir).
Türkiye Dağcılık Federasyonu Niğde İl Temsilciliği (1 kişi).
AKUT Niğde Temsilciliği (3 kişi).
BAKUT (Bursa Arama Kurtarma Spor Kulübü Derneği, 4 kişi).
AFAD Samsun (8 kişi).
Kayseri Erciyes Üniversitesi Dağcılık Kulübü (2 kişi).
AFAD Erzurum (6 kişi).
JAK (Jandarma Arama Kurtarma, 8 kişi).
Arama/kurtarma kriz masasını Niğde AFAD temsilcileri, AKUT Niğde temsilcileri ile birlikte yönetmiştir. Arama aşağıdaki süreler içerisinde ve aşağıda belirtilen kişi sayısıyla yapılmıştır:
3 Aralık 2018 Pazar günü (1. Gün)
Niğde AKUT, 3 kişi ile 08.00-14.30 saatleri arasında.
Bursa BAKUT, 4 kişi ile 14.30-17.05 saatleri arasında.
Samsun AFAD, 8 kişi ile 14.30-17.05 saatleri arasında.
Kayseri Erciyes Üniversitesi, 2 kişi ile 14.30-17.05 saatleri arasında.
4 Kasım 2018 Pazartesi günü (2. Gün)
JAK, 8 kişi ile 08.20-11.15 saatleri arasında.
Bursa BAKUT, 4 kişi ile 08.20-11.15 saatleri arasında.
Erzurum AFAD, 6 kişi ile 08.20-11.15 saatleri arasında.
1 kadavra köpeği.
Arama ve kurtarma operasyonunun birinci gününde sabah havadan uçakla çığ alanının taraması yapılmıştır ancak sonuç alınamamıştır (uçağın nereden kalktığına dair şu aşamada bir bilgi yoktur. Uçakta İzcilik Federasyonundan bölgeyi bilen bir yetkilinin yer aldığı anlaşılmaktadır. Uçak taramasında, kar tabakasının altından gelen vücut ısısı tespitine yönelik kızıl ötesi tarama yapılıp yapılmadığı bilinmemektedir).
Aynı sabah yer ekibinin çabaları çığın topuk bölgesinde yoğunlaşmıştır. Bundaki temel etmen, burada Mustafa Kemal Karakoç’a ait olduğu varsayılan bir çift batonun bulunması olmuştur. Ancak sonradan, bu batonların helikopter ile kurtarma esnasında düşürülen Hilal İşcan’a ait olduğu anlaşılmıştır. Helikopterle kurtarmaya katılan ve Hilal İşcan’ı tahliye eden helikopter ekibi ile (bunun helikopter pilotu ve teknisyeninden ibaret olduğu anlaşılmaktadır) kurtarmaya katılan yer ekibi arasındaki iletişim zafiyetinin bu duruma sebebiyet verdiği anlaşılmaktadır. Birinci günün sonunda çığzede dağcının izine rastlanmamıştır. Arama ve kurtarma ekipleri akşamüstü saatlerinde helikopterle Demirkazık köyündeki Mümtaz Çankaya dağevine indirilmiştir.
Dağevinde akşam yapılan değerlendirme toplantısında, uçak taramasına katılan yetkililerin de sağladıkları bilgiler neticesinde, ertesi günkü aramanın çığın taç bölgesinde yapılmasına karar verilmiştir.
Arama ve kurtarma operasyonunun ikinci gününde çabalar çığın taç bölgesinde yoğunlaşmıştır. Önce kadavra köpeği ile 45 dakika kadar arama yapılmış, bundan sonuç alınamaması üzerine sondalarla aramaya geçilmiştir. Havanın öğle saatlerine doğru kapatması ve meteorolojiden alınan olumsuz hava raporu neticesinde tüm ekipler öğle saatlerinde helikopter ile dağdan tahliye edilmiştir. Böylece ikinci gün yürütülen aramadan da bir netice alınamamıştır.
Havanın bozması (ve muhtemelen bu kadar uzun zaman çığ altında kalan birisinin yaşama şansının olmadığı sonucuna varılması) neticesinde arama ve kurtarma çalışmalarına son verilmiştir.
Kazanın oluşumu ile ilgili değerlendirme
Kazanın oluşmasındaki temel sebep kuşkusuz Hilal İşcan ve Mustafa Kemal Karakoç’tan oluşan ekibin tecrübesizliği olmuştur. Henüz resmi kış sezonu (21 Aralık) başlamadan önce, ilk karın düşmesinin hemen ardından görülen ve sonbahar çığının yol açtığı kazalarda tecrübesizlik önde gelen sebepler arasındadır. Bu mevsimde dağcılar, kar miktarının az olmasına aldanmakta, “bu kadar az karda çığ düşmez” gibi hatalı bir varsayımla hareket edebilmektedirler. Yine dağcılar, daha ziyade tabaka kar çığlarına aşina olduklarından, kar kalınlığının düşük olduğu ve bariz bir tabaka oluşumunun gözlenmediği koşullarda çığ düşmeyeceği özgüveniyle tırmanabilmektedirler. Oysa sonbahar çığlarının önemli ölçüde toprak zeminden kaydığı, sonbaharın değişken iklimsel koşullarından ötürü ağır ve sulu kar çığları olarak aktığı ve zeminden taşları da beraberinde sürüklediği için çok daha tehlikeli ve ölümcül olduğu gözden kaçmaktadır.
Bu kazada da tecrübesiz dağcılar, belirtileri okuyamamışlar ve bunun sonucunda doğru bir değerlendirme yapamamışlardır. Şöyle ki:
Emli vadisinde, çadırlarında konakladıkları ilk 24 saat içerisinde yağmurun aralıklarla yağmasının, mevcut kar örtüsünü ağırlaştıracağını ve suya doyuracağını algılayamamışlardır.
Tırmanıştan bir önceki gün ve tırmanış günü, güneşin açmasıyla ve ılıman havanın etkisiyle, yağmurla esasen ağırlaşmış olan karın daha da eriyerek, nispeten hafif eğimli yamaçlarda dahi tutunamayacak kadar ağır ve dengesiz bir hal almış olabileceğini değerlendirememişlerdir.
Tırmanışa basladıklarında, karın daha ziyade dere yataklarının, çukurların ve çanakların içerisinde birikmiş olduğunu gözlemlemişler, ancak bunun anlamını çözememişler, rüzgârın karı dere yataklarına doldurmuş olduğunu algılamayıp tırmanışın son aşamasında karın en ağır ve yoğun olduğu, zirve sırtı balkonlarının altındaki dere yatağının/çanağın içerisine girmişlerdir.
“Yelken Kaya”yı geçip zirveyi gördüklerinde, zirve sırtı civarında kar balkonları bulunduğunu gözlemişler, ancak bunun, rüzgârın sırtın arkasından estiğinin ve karı tırmandıkları yüzdeki çanak ve dere yataklarının içerisinde biriktirmiş bulunduğunun açık bir göstergesi olduğunu kavrayamamışlardır. Dolayısıyla, tam da balkonların altındaki dere yatağından/çanağın içinden tırmanmaya kalkışmışlardır.
Konuya bu açıdan bakıldığında, her iki dağcının da tecrübesizliklerinin kurbanı olduklarını söylemek mümkündür. Dağcılık ekiplerinde bireyler dağa gitme konusunda özgürce ve tüm sorumluluk kendilerine ait olmak kaydıyla karar verirler. Kimse kimseyi dağa gitmeye ve tırmanmaya zorlayamaz. Dolayısıyla kanaatimce, sağ kalan dağcı Hilal İşcan’a bu kazada herhangi bir hukuki veya manevi sorumluluk yüklemek mümkün değildir. İki dağcının arasındaki mesafe açılmamış olsaydı, her iki dağcının da çığın altında kalmış olacağına kuşku bulunmamaktadır. Buna rağmen çığın etkisiyle bir süre sürüklenen İşcan, bu kazadan kılpayı kurtulmuştur.
Arama ve kurtarma ile ilgili değerlendirme ve öneriler
Belki de bu noktada, son söylenmesi gereken şey en önce söylenmelidir. Kanaatimce, bu çığ kazası sonrasındaki çabalar, esasen başından itibaren bir arama ve kurtarmadan ziyade bir naaş bulma ve indirme çabası şeklinde vuku bulmuştur. Bu kadar büyük ve zeminden kayan bir ıslak kar çığından kurtulabilmek bir mucize olurdu ve Mustafa Kemal Karakoç’un yüzeyde kalamamış olması ve naaşının bulunamaması bize, bu çığın ne derece büyük ve ölümcül olduğunu göstermektedir. Mustafa Kemal Karakoç’un naaşı bulunduğunda, şayet bir otopsi yapılacak olursa, ölüm sebebinin ağır yaralanma ve travma olarak kayda geçmesi hiç şaşırtıcı olmayacaktır. Ayrıca, böyle olmasa dahi, çığın vuku bulduğu 2 Aralık, Cumartesi günü saat 16.00 ile ilk aramanın başladığı 3 Aralık, Pazar sabahı saat 08.00 arasında geçen 16 saatlik süre dikkate alındığında, karın altında bu kadar uzun süre kalan birisinin hâlâ hayatta olma ihtimali yok denecek kadar azdır. Bu süre içerisinde havasızlıktan olmasa bile, hipotermiden dolayı hayatını kaybetmiş olurdu. Bu yüzden, yukarıda kayıt altına alınan arama ve kurtarma faaliyetindeki olası zafiyetler ve eksiklikler bence sonuca etki etmeyecek cinstendir.
Bununla birlikte, bu kaza sonrasındaki arama ve kurtarma çalısmalarında benim dikkatimi çeken olası zafiyetlerin incelenmesi ve bunları gidermek için önerilerin geliştirilmesi, bundan sonraki muhtemel kazalarda yapılacak çalısmaların etkinliği bakımından faydalı olabilecektir. Her şeyden önce ağır dağ kazalarında ve özellikle çığ kazalarında, saatler değil dakikalar önemlidir. Bir çığzedenin, karın hareketi durduktan sonra hâlâ yaşıyor olması halinde, karın altında gömülü olarak hayatta kalabileceği süre, bir mucize olup büyük bir hava boşluğunun içerisinde kalmadığı sürece, yarım saat, en fazla kırk beş dakika ile sınırlıdır. Bu yüzden çığ kazalarında, çığın altında kalan dağcının/kayakçının, çığdan kurtulmayı başarmış olan arkadaşları tarafından derhal aranmaya başlanması hayati önemdedir ve önceliklidir.
Özellikle ülkemizde arama kurtarma ekiplerinin farklı şehirlerden çığ alanına ulaşmaları için gerekli olan süre düşünüldüğünde, bu bir kurtarmadan ziyade bir naaş arama ve indirme egzersizine dönüşmektedir. Diğer yandan, bir çığ durumunda kurtulanların etkin ve bilgili bir şekilde hareket etmeleri ve çığın altında kalan arkadaşlarını metodik bir şekilde aramaya başlayabilmeleri bir malzeme, eğitim ve buna hazırlıklı olma meselesidir.
ÖNERİ 1: Kış aylarında dağlara giden dağcılar ve tur kayakçıları hem teorik, hem pratik temel çığ eğitiminden geçmiş olmalıdır. Bu eğitimde, hem çığların oluşumunu ve çığ belirtilerini iyi değerlendirmeyi öğrenmiş olmaları, hem de çığzedenin aranması metodolojisini çalışmış olmaları esastır.
ÖNERİ 2: Kış aylarında dağlara giden dağcıların/kayakçıların her biri, mutlak surette elektronik bir çığ alıcı/vericisinin yanı sıra, katlanabilir çığ küreği ve sonda taşımalıdır. Kürek olmadığı koşullarda çığzedenin kar altındaki konumu hızla tespit edilebilse dahi, sertleşmiş karın elle kazılarak çığzedenin yüzeye çıkarılması imkânsızdır. Bu tecrübeyle sabittir.
Bu çığ kazasında, kurtulan dağcı Hilal İşcan önce 112’yi aramış, sonra da TDF Niğde İl Temsilcisi ile temas kurmuştur. Hilal İşcan‘ın Niğdeli olması nedeniyle TDF Niğde İl Temsilcisinin telefon numarasına sahip olduğu anlaşılmaktadır. Ancak Aladağlar’a dışarıdan gelen bir dağcının bunu bilmesi zordur. 112 ise dağ kazalarında arama ve kurtarma faaliyetini ve bunun için gerekli kaynakları hızla ve etkin bir şekilde harekete geçirebilecek tecrübeye sahip bir altyapı hizmetinin telefon hattı değildir. 112 arandığında bir dağ arama ve kurtarma faaliyetinin harekete geçirilmesi ve kaza mahalline ulaşılması çok uzun zaman alacaktır. Hilal İşcan’ın Niğde İl Temsilcisine derhal ulaşmış olması, arama ve kurtarma faaliyetinin nispeten hızlı bir şekilde başlatılmasına olanak sağlamıştır. Buna rağmen kaza mahalline intikal edilmesi 16 saati bulmuştur. Oysa yukarıda da belirtildiği gibi, çığ ve ağır dağ kazalarında dakikalar önemlidir, saatler değil.
ÖNERİ 3: Dağcılar için mutlaka TDF bünyesinde 7/24 faal olan bir acil yardım hattı sistemi kurulmalıdır. Bu hattı nöbetleşe idare edecek olan yetkililerin elinin altında mutlak surette Türkiye’nin değişik illerindeki arama kurtarma ekiplerinin/kulüplerinin iletişim numaralarına ilişkin bir veri tabanı olmalı, bir kaza halinde, o kaza mahalline en yakın illerden arama kurtarma ekipleri mobilize edilebilmelidir. Örneğin Niğde Aladağlar’da vuku bulan bir kaza için Bursa, Samsun ve Erzincan gibi uzak illerden arama ve kurtarma ekiplerinin gelmesi gereksiz vakit ve kaynak israfına yol açmaktadır. TDF bünyesinde oluşturulacak bu acil hattın numarası duyurular aracılığıyla olabildiğince çok sayıda dağcıya ulaştırılmalı, hatta belli başlı dağlık bölgelerin girişlerine, yollara ve kamp yerlerine bunun için büyük panolar yerleştirilmeli ve böylece farkındalık yaratılmalı, bu acil numaraların dağcıların ve kayakçıların hafızalarına kazınması sağlanmalıdır.
Hilal İşcan’ın TDF Niğde Il Temsilcisi ile temas kurmasının ardından (muhtemelen AFAD ile koordineli olarak) muhtelif arama ve kurtarma ekipleri ile de temasa geçildiği ve bunların da arama/kurtarma çalışmalarına katılması yönünde çağrıda bulunulduğu anlaşılmaktadır. Ancak bu arama ve kurtarma ekiplerinin geldikleri illere baktığımızda (Bursa, Samsun, Erzurum), bunların Niğde’ye hayli uzak oldukları ve kaza mahalline intikal etmelerinin uzun zaman aldığı malumdur. Niğde’den arama ve kurtarma calışmalarına katılan yerel arama/kurtarma ekibi (Niğde AKUT) 3 kişiyle sınırlı kalmış ve çalışmaların ancak ilk günü, yarım günlük bir katkı sunabilmiştir (ancak bunu da anlayışla karşılamak gerekir, zira arama ve kurtarma çalışmaları son derece ağır ve yıpratıcıdır). Niğde gibi Aladağlar için hareket noktası teşkil eden büyük bir şehrimizde ve ilimizde etkin bir dağ arama/kurtarma altyapısının bulunmamasının eksikliği herhalde hissedilmiş olsa gerektir.
ÖNERİ 4: Mutlaka en kısa sürede Valiliğin ve TDF’nin katkılarıyla, Niğde’de sayıca yeterli ve gerekli eğitimden geçmiş bir arama kurtarma ekibi ve altyapısı oluşturulmalıdır.
Niğde’de ilk mobilize olan kurumun Niğde AFAD olduğu, kriz masasını da Niğde AFAD‘ın yönettiği anlaşılmaktadır. AFAD, ülkemizde tüm arama ve kurtarma çalısmalarından sorumlu resmi kuruluş olmakla birlikte, bu yapının bünyesinde dağ kazaları gibi çok özgün ve ayrı bir uzmanlık alanı gerektiren bir konuda, bildiğim kadarıyla gerekli tecrübe, bilgi birikimi ve malzeme bulunmamaktadır. Nitekim anlatılanlara göre, bu zafiyet kendini sahada belli etmiş ve Niğde AFAD, arama ve kurtarma sürecinde TDF Niğde Il Temsilcisinin ve diğer arama ve kurtarma ekiplerinin dağcılık uzmanlıklarına başvurmuştur.
ÖNERİ 5: Aladağlar gibi bir bölgede, yerel koşulları ancak yerel dağcılar bilebilir ve doğru değerlendirebilir. Kaza mahalline en yakın yolları, bunların mevsime göre kullanılabilirliğini, kaza mahalline en yakın geceleme, sığınak, mağara olanaklarını, kaza mahalline ulaşmak için mevsime göre ne kadar zaman gerekeceğini, kaza teknik bir alanda vuku bulmuşsa böyle bir alanda kurtarmanın nasıl yapılabileceğini AFAD’ın bilmesi, doğru ve yerinde değerlendirmesi ve kurtarmayı yönetmesi mümkün değildir. Bu yüzden, Niğde’de oluşturulacak bir dağ arama ve kurtarma altyapısı mutlak surette yerel dağcılardan oluşmalı, bu dağcılar ortaklaşa bir eğitime tabi tutulmalı, zaman zaman tatbikatlar yapmalı, Valilik ve TDF ise bu ekibe gerekli malzeme ve haberleşme altyapısını sağlamalıdır; ayrıca Valilik acil durumlarda gerekli araç/helikopter imkânlarını sağlayabilmelidir. Neticede helikopter tahsis etme ve yönetme yetkisi, dağ kazalarında bu aracın en etkin nasıl değerlendirilebileceğini bilmeyen kurumlar tarafından kullanıldığında etkinliğini ve artı değerini yitirebilmektedir.
Kriz masasını yöneten Niğde AFAD’daki kısıtlı dağcılık bilgi ve tecrübesi, esasen afet durumları için oluşturulmuş olan bu yapının, yüksek dağ coğrafyasında arama ve kurtarma yapmaya gelen diğer ekipleri yönlendirmesini ve yönetmesini zorlaştırmış, aramanın özellikle en kritik ilk gününde, insan kaynaklarının yönetimindeki aksaklıklar gereksiz zaman kaybına yol açmış, uçak ve helikopter ekibi ile yer ekibi arasındaki haberleşmedeki kopukluk, aramanın çığzedenin bulunmasının düşük olduğu bir bölgede yoğunlaştırılması ile sonuçlanmıştır.
ÖNERİ 6: Kriz masası tarafından uçak/helikopter ekibi ile yer ekibi arasında etkin bir haberleşmenin sağlanabilmesi için bir haberleşme ağı kurulması ve bu haberleşme ağının teknik altyapısının arama ve kurtarma çalışmaları başlarken hazır olması gerekmektedir. Kriz masasının yönetilmesinde öncü görevin TDF Niğde İl Temsilciliği bünyesinde oluşturulacak bir “Arama ve Kurtarma Ekibi” tarafından üstlenilmesi en doğrusudur. Bu konuda Valilik ve TDF içerisinde bir çalışma başlatılması ve haberleşmenin nasıl sağlanacağı konusunda teknik altyapının belirlenmesi yerinde olacaktır.
Hilal İşcan’in ilk günün akşamı helikopterle kurtarılması teşebbüsü sırasında helikopterin pallerinin çıkardığı rüzgardan ıslanması ve eldivenlerinin uçması önemli bir zafiyettir. Helikopter pilotunun ve teknisyeninin Hilal İşcan ile mobil telefon bağlantısı içerisinde olmadıkları anlaşılmaktadır (esasen her koşulda kazazedenin/çığzedenin yanında mobil telefon olacağı varsayımı doğru değildir; telefon bulunsa bile bunun kullanılabilir durumda olacağının hiçbir garantisi yoktur). Dolayısıyla, helikopter ekibinin Hilal İşcan’ı uyarmasının mümkün olmadığı, Hilal İşcan’ın da yaklaşan helikopterin yaratacağı rüzgâr dalgasını ve yerden kaldıracağı karı düşünemediği görülmektedir. İlk günün akşamı havadan kurtarma başarısız olduktan sonra havanın bozmuş olması veya aşırı don yapmış olması halinde, Hilal İşcan’ın ıslak vaziyette hayatta kalma şansı veya en azından geceyi kalıcı hasar görmeden atlatma ihtimali ciddi ölçüde azalmış olabilirdi.
ÖNERİ 7: Helikopter ekibi ile kurtarılmayı bekleyen dağcı/dağcılar arasında iletişim kurmak her zaman mümkün olmayacağına göre, dağcıların eğitimi sırasında bu konu ayrı bir eğitim maddesi olarak ele alınmalı, tercihen kurtarma çalışmalarına katılan helikopter pilotları ve teknisyenlerinin, kurtarılmayı bekleyen ve kendi kendilerine hareket etme kabiliyetine sahip olan dağcılardan beklentileri, TDF tarafından bir eğitim el kitabı haline getirilmelidir. Dağcıların, kendilerini helikopterin rüzgârından nasıl koruyacaklarını, helikopterin kendilerini en kolay ve tehlikesiz biçimde ne tür bir araziden alabileceğini, kendilerini bu işlem için en iyi ne şekilde hazırlayabileceklerini biliyor olmaları halinde kurtarılma şansları artmış, helikopter ekiplerinin de işi kolaylaşmış olacaktır.
Arama ve kurtarma çalısmasına katılanların ifadelerine göre, en etkin ve sistematik arama (bu, hava muhalefetinden dolayı yarım günle sinirli kalmış dahi olsa) ikinci gün JAK tarafından gerçekleştirilmiştir. Bunda kuskusuz iki husus önemli rol oynamıştır. Birincisi, barış zamanında İçişleri Bakanlığı‘na bağlı olarak görev yapsa da, ancak temelde askeri bir yapıya sahip olan JAK’ın, emir/komuta zincirine dayalı disiplinli bir kurumsal çerçevesinin bulunmasıdır. İkincisi ise, 8 kişiden oluşan ve belki sayıca yeterli olmasa da, diğer taraftan çığ alanında sistematik arama tecrübesi ve malzemesi bulunan bir ekiple arama ve kurtarma çalısmalarına katkı sağlamış olmasıdır. Fakat JAK’in diğer ekiplerle koordinasyon sağlamadığına ve bağımsız çalıştığına dair eleştiriler de gündeme gelmiştir.
ÖNERİ 8: TDF, JAK’ın dağda arama ve kurtarma imkân ve kabiliyetlerine ilişkin gerekli bilgiyi edindikten sonra, iki kurumun bir dağ kazasında koordinasyonuna ve ortak çalışmasına iliskin JAK/İçişleri Bakanlığı ile bir Mutabakat Muhtırası imzalamalı ve bu koordinasyonun esaslarını bir yazılı çerçeveye oturtmalıdır.
Aramanın ikinci gününde tek bir kadavra köpeği kullanılmıştır. Çığ köpeği ile kadavra köpeği arasında fark vardır. Çığ köpeği canlı bedeni aramaktadır. Kadavra köpeği ise, ismiyle uyumlu olarak ölü bedeni aramaktadır. Aramanın ikinci günü, esasen artık Mustafa Kemal Karakoç’un hayatta olma ihtimalinin yok denecek ölçüde azaldığı koşullarda, kadavra köpeğinin kullanılması doğru bir tercih olarak görülebilecek olmakla birlikte, diğer taraftan bu kadar büyük bir çığ alanında tek bir köpeğin başarılı olması ihtimalinin de çok düşük olduğu teslim edilmelidir. Zira hem çığ hem kadavra köpeklerinin koku alma yetileri yarım saat ile sınırlıdır ve bundan sonra yeniden aramaya çıkmadan bir müddet dinlendirilmeleri gerekir. Dolayısıyla daha çok sayıda köpek getirilmiş olması başarı şansını artırmış olurdu. Fakat kuşkusuz bu da, ülkemizde kaç adet yetişmiş çığ ve kadavra köpeğinin bulunduğu ve bunların nerede barındırıldıkları ile bağlantılıdır.
ÖNERİ 8: Demirkazık köyünde, Niğde Valiliği tarafından yeterli sayıda yetişmiş çığ ve kadavra köpeklerinin bulunduğu bir barınak kurulmalı ve bu hayvanlar düzenli aralıklarla talime çıkarılmalıdır.
Sonuç:
Yukarıda sıralanan tüm önerilerin ciddi bir planlama yapmak, proje oluşturmak ve kaynak tahsis etmek suretiyle mümkün olabileceğini herhalde izah etmeye gerek yoktur. Tüm veçheleriyle tek bir kurumun bu yükün altından kalkması bence mümkün değildir. Bu sorumluluğun ve yükün TDF, Niğde Valiliği ve JAK arasında paylaşılması gereklidir. Dikkat edilirse burada AFAD’a bir rol biçmemekteyim, zira bu yapının bünyesinde, ülke sathında görev yapacak özgün bir milli dağ arama ve kurtarma birimi kurulması halinde, bu birimin nerede konuşlanacağı, malzemesinin nerede olacağı gibi sorunlar ortaya çıkacaktır. Ankara’da konuşlanması durumunda, böyle bir birimin uzak dağlık yörelerimizde meydana gelecek dağ kazalarında zamanlıca ve acil müdahalede bulunabileceğine ihtimal vermiyorum. AFAD bünyesinde böyle bir birim kurulmaya kalkılırsa da, bunun daha ziyade bürokratik bir çalışma olarak kalmaya mahkum olacağını ve sırf pratik sorunlardan ötürü sahada sonuç verecek bir fiile dönüşemeyeceğini düşünüyorum. Şayet etkin yapılar oluşturulacaksa bunların merkezi değil, mutlak surette dağlık yörelere en yakın şehirlerde lokal olarak oluşturulması gerektiği inancındayım. Benzer bir değerlendirmeyi AKUT için de yapmam mümkündür. Devlet yapısı içerisinde resmi statüsü bulunmayan ve bürokrasinin bir parçası olmayan bir sivil toplum örgütünün, resmi kurumları koordine etmesini ve tabir caizse “eşitler arasında birinci” konumuna gelerek liderlik rolü üstlenmesini mümkün görmüyorum.
Dağlık yörelerimize en yakın şehirlerde yerel dağ arama ve kurtarma birimleri kurulması, bunun planlama ve projelendirilmesi çalışmasının yürütülmesinin ancak tek elden yapılabileceğini ve bu sorumluluğun da Türkiye Dağcılık Federasyonu’na ve ilgili İl Temsilciliklerine düşeceğine inanmaktayım.
Arama ve kurtarma çalışmalarının şimdi olduğu gibi bundan sonra da —bu çığ kazasının gösterdiği gibi— eldeki mevcut imkân ve kabiliyetlerle, mevcut dağınık ve yurdun dört tarafına yayılmış farklı bilgi, beceri, malzeme ve tecrübeye sahip kurumsal yapılarla (AFAD, AKUT, JAK, TDF İl Temsilcilikleri, çeşitli dağ arama ve kurtarma kulüp ve dernekleri, vb.) ve mevcut kısıtlı insan kaynaklarıyla sürdürülmeye devam olunması halinde, bir kısmına yukarıda değindiğim sıkıntı ve zafiyetler görülmeye devam edecektir.
Bir diğer ifadeyle, ilerideki arama ve kurtarma çalışmaları da en iyi ihtimalle, kaza anında harekete geçirilebilecek kaynaklarla ve “mevcut şartlarda yapılabileceklerin en iyisi” şeklinde sürdürülmeye devam olunacak ve bunun sonucunda dağ kazalarına bağlı ölümler artacaktır. Zira ülkemizde dağlara gitmeye başlayan insanların sayısı hızla artmaktadır ve bu insanların büyük bir çoğunluğu gerekli eğitimi almadan ve gerekli donanıma sahip olmadan dağlara gitmektedirler."
Kaynak: https://www.climbingworld.org/kaza-raporlar/2019/2/7/eznevt-tirmanii-i-kazasi-deerlendrmes-ve-nerler
Devamı ...
27-05-2018
Rize - Kaçkarlar
1
-
Kaçkar zirve tırmanışının ardından inişte düşerek hayatını kaybeden Mustafa Okan İnceer ile ilgili basında çıkan haberler olduğu gibi alıntılamıştır.
Hürriyet:
http://www.hurriyet.com.tr/amp/yazarlar/ayse-arman/boyle-bir-cenaze-boyle-bir-yas-yok-41007838
http://www.hurriyet.com.tr/amp/yazarlar/ayse-arman/sepin-inceer-hicbir-ceza-almasinlar-raziyim-yeter-ki-yuzlessinler-41009745
"... Bir etap tırmanıyor dokuz kişi. Dördü faaliyetin dağcılık yürüyüşünden farklılaşmaya başladığını düşünüyor ve çekinip kampa geri dönüyor. Okan devam eden beş kişiyle beraber. Biraz daha çıkıyorlar ama epey zorlanıyorlar. Mayıs ayında -ki Kaçkarlar’ın mevsimi değilmiş- çok profesyonel olmayan kişilerin asla çıkmaması gereken bir rotadan çıkıyorlar. Belli bir süre sonra uçağı kaçıracakları endişesiyle kuzeyden inişe geçiyorlar. Bir noktadan sonra iple inişe başlıyorlar. ‘Stop descender’ diye bir alet kullanıyorlar iple. Okan daha önce ip, stop descender falan kullanmadı. Zaten yazışmalardan gördüm ki, rehber, Okanlara ip ve alet kullanılmayacağını söylemiş. Faaliyet yürüyüş olarak başlayıp bambaşka hale dönüşüyor. Okan rehbere ip kullanmayı bilmediğini söylüyor. Orada nasıl olduğunu anlamıyorum, şipşak eğitim veriyor rehber Okan’a. ‘İstasyon’ denen şeyi kuruyor. Bu, ipin bağlı olduğu taşa ya da buza çakılan düzenek. Onu da yeterince sabitlemiyorlar. Ve Okan bu şekilde inişe geçtiğinde ‘istasyon’ patlıyor!"
Posta:
https://www.posta.com.tr/dagciliga-yeni-baslamisti-ilk-buzul-inisinde-dusup-oldu-2006552
".... Kaçkar Dağı 'nın kuzey yamacından 3 bin 937 metre zirveye ulaşan dağcılar ardından buzul kayalıkları üzerinden dönüşe geçti. 3 bin 400 rakımlı Kapı mevkiinde ip sistemi kuran dağcılardan Mustafa Okan İnceer , diğerlerine, kendisinin ilk kez iple buzul inişi gerçekleştireceğini belirtti. Bunun üzerine profesyonel dağcı olan ekip arkadaşları İnceer'e kısa bir iniş eğitimi verdi. Dağcılardan 2'si başarılı bir iniş gerçekleştirdi. 2 dağcı da yukarıda kalırken Mustafa Okan İnceer inişe geçti.
Üçüncü sırada inişe geçen Mustafa Okan İnceer, kendini karabina aparatı ile ipe bağladı. Emniyet mandalı ile kontrollü inişe geçen İnceer, bu sırada mandalın kontrolünü kaybedince hızla yaklaşık 10 metreden yamaca çakıldı, ağır yaralandı. Olayı gören arkadaşlarının yanına ulaşmaya çalıştığı dağcı, durmakta zorlandığı yamaçta son bir hamle yapmak istediği sırada bu kez ipin bağlı olduğu tepedeki kazık sistemi yerinden koptu. İnceer, yaklaşık 300 metreden kayalıklara çakıldı. İnceer olay yerinde yaşamını yitirdi.
Ekipteki dağcılardan biri Mezovit Yaylası 'na indi, kamp yapan arkadaşları ve diğer dağcılardan yardım istedi. Olayın haber verildiği Çamlıhemşin Doğa Sporları Kulübü Başkanı Hüseyin Şahin , telsiz ile iletişim sağladığı ekipten olayla ilgili bilgi aldı, yetkililere haber verdi. Bir grup dağcı, ulaştığı bölgede ölen dağcının cesedini alarak kamp alanına indirdi. Bu sırada karadan yola çıkan AFAD ve AKUT ekipleri, Malatya 2'nci Ordu Komutanlığı Hava Arama Kurtarma Birliği 'nden de helikopter talep etti. Bölgeye ulaşan askeri helikopterle alınan dağcının cesedi dün akşam Rize Limanı 'na getirildi. Rize Adli Tıp Kurumu 'nda otopsi yapılan dağcının cenazesi teslim edildiği arkadaşları tarafından İstanbul 'a götürüldü."
Devamı ...